“Bugün ortada cereyan eden olayların sorumlusu Rum halkıdır. 1963 isyanını çıkaran onlardır. Masum insanları sokak ortasında katleden yine Rumlardır. Ada’yı kayıtsız şartsız Yunanistan’a ilhak için döktükleri Türk kanlarında tarih önünde sorumluluktan hiçbir zaman kurtulamazlar”.
1966 Dr. Fazıl KÜÇÜK
Karşımızdaki unsurun NATO’ya üyelik konusunda şimdilik geri adım attığı biliniyor. Konuya ilişkin olarak uygun zaman ve zemini bekleyeceklerdir. Yunanistan hükümetinin Amerika’ya verdiği ödünlerden sonra Başbakan Mitçotakis’in önümüzdeki dönemde NATO Genel Yazmanı olabilme beklentisi için ülkesinin her yanını Amerikan üsleri (onlar NATO üssü diyorlar) ile donatmış olması bu olasılığı gündeme taşıyor.
Karşımızdaki unsurun da boş durmayıp GYÖ diye tanımladıkları öneriler paketi ile adeta dünya turuna çıktılar. Öncelikle ellerine göre buldukları AB üyesi ülkelere önerilerini anlatmaya başlarken Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’a diplomasi kurallarını yok sayarak 6 sayfadan oluşan öneri paketlerini Sevgili Ersin Tatar diye gönderdiler. Bu arada anılan öneri paketlerinin AB ülkelerinde bekledikleri tepkiyi alamadıklarını açıklıyorlar. Bu açıklamayı AB ülkelerinin bu tavrını sizin yalana dayalı belgelerinizden bıktık diye düşündükleri için bu yola girdiklerini belirtmek gerekiyor. Burada bir hususa da dikkat çekerek anımsatmak istiyoruz. Uyuşmazlığın ortalıklara çıktığı tarihten bu yana geçen sürede iyi niyetle yapılmış olan çözüm önerilerini ellerinin tersi ile iterek kabul etmedikleri biliniyor.
Son örnek olarak Crans Montana’da masayı devirerek görüşmelerin sonlanmasına neden oldukları belleklerdeki tazeliğini koruyor. Şimdilerde de aynaya bakmadan Crans Montana’daki görüşmelerin kaldığı yerden yeniden başlamasını isteyecek kadar pişkinlik sergiliyorlar.
6 sayfalık öneri paketine gelince…
Adı geçen belgenin yanlışlıkla basına sızdırıldığı görüşünü doğru bulmadığımızın bilinmesini istiyoruz. Belgenin bilinçli olarak ve isteyerek basına sızdırılmış olduğunu düşünüyoruz. İçeriğine bakılırsa bugüne değin açıkladıkları kendi düşüncelerinin toplu olarak yinelenmesidir. Bu noktadan yola çıkarak geriye dönük olarak yaptıkları önerilerin Türk tarafınca bir kez daha reddedildiğini söyleme fırsatını yakalamak istiyorlar. Buna koşut olarak sundukları önerilerin bile kullanımdan kalktığı gerçeği ortalıktadır.
Bay Anastasiyadis, “istenmeyen ve başarılması olanaklı olmayanı değil gerçekçi olanı müzakere etmeliyiz. Elbette, iki devletli çözüm ve eşit egemen eşitlik gibi yeni fikirlerden söz ediyorum” diyor. 11 Ocak 2014 tarihinde Derviş Eroğlu ile yaptığı görüşmeye değinirken Maraş merkezli GYÖ önerisini merkeze oturtarak desantralize federasyon önerilerini bir kez daha gündeme taşıyor.
İki toplum arasında yaşanan güvensizlik konusunda da bilgi vereceğini belirtiyor. BM parametreleri ile BM Genel Yazmanının yetkilerinin dışındaki önerilerinin olanaksızı başarmak hırsının son perdesine giren yeni fikirlerden söz ediyorum diyerek Türk tezlerinin kabul edilemez olduğunu ilan ediyor.
Yukarıdaki önerileri özetlemeye çalışırken yarım asrı aşan süredir yaşadıklarımızın aynı öneriler olduklarını kaydetmek gerekiyor. Karşımızdaki unsurun keserin sapı gibi kendilerine yonttukları öneriler olmanın ötesinde bir anlam içermiyor. Bu nedenden olacak ki AB ülkeleri sunulan önerileri daha fazla ciddiye almadan gerekeni yaptılar. Tuzaklar kurarak hangi sorunun çözüldüğünü bilen varsa beri gelebilir.
Karşımızdaki unsurun tuzaklarına düşmeden anayasal ve hukuktan kaynaklanan haklarımızı elbirliği ile savunarak dünya kamuoyuna anlatmamız gerekiyor mu ne…
SEVGİ ile kalınız…