“Rum halkına getirdiği büyük felaketlerden hala ders almayan Makarios, geçmişte işlediği hatalara devamla hayalinde yaşattığı sonuçlara gidemeyeceğini bir türlü takdir edemiyor. Barışı seven, kan dökmekten tiksinen nefret eden Türk halkının birçok makul teklifi yıllarca mütalaaları bile edilmeden reddedilmiş Makarios, çizdiği hedef ve gayeye Türk’ü ezerek mutlak surette erişeceği inancında yoluna devam etmiştir. ‘Kıbrıs adasının fatihi’ olarak tarihe geçme rüyası devam ettiği müddetçe hakiki barışın sağlanması beklenemez. Türk tarafı ne kadar iyi niyet gösterirse göstersin mademki karşı taraf karanlık emeller peşinde bütün hızıyla koşup duruyor, bir sonuç nasıl beklenebilir?” 1979 Dr. Fazıl KÜÇÜK
Rusya ile Ukrayna arasında yaşanmakta olan gerginlik Ortodoks Kilisesinin yönetimi konusunda başlayan uyuşmazlık sonunda gelip bilek güreşine doğru evrilmiş oluyor. Yaşanan olayların sonlanması konusunda uzlaşı sağlanmadığı takdirde ağır yıkımlara dönüşeceğini söylemek fazladan abartı olmasa gerek. Her iki taraf da bu yıkımdan payına düşeceğini alacaktır. Ukrayna’nın Amerika ve AB’nin gazına gelerek NATO üyeliğinin arkasından da AB üyesi olma ümidinin bu ortamda olası olmadığının bilinmesi gerekiyor.
Geçtiğimiz günlerde İngiltere Başbakanı Bay Boris Johnson’un gözlerden kaçtığına inandığımız bir açıklaması vardı. Açıklamasında Bay Boris, Rusya’nın 1945 yılından bu yana Avrupa’daki en büyük savaşa hazırlandığını savunuyor. Bu arada AB ülkeleri ile Amerika Ukrayna’ya silah yığınağını savaşın uzaması için mi yaptıkları sorusu akla geliyor. Bununla yetinmeyen Almanya’nın ordusunu güçlendirmek ve modernleşmesi için de 127 milyar dolarlık bir fon ayırdığı açıklanıyordu. Diğer yandan Almanya Başbakanı Bay Scholz ise 100 milyar Euro olan savunma bütçeleri ile İngiltere’den sonra 6. Sırada olduklarını açıklıyordu.
Amerika ise savaşın durdurulmasını bir yana bırakarak Ukrayna’ya 2 milyar dolarlık bağış yapacağını duyuruyor. Rusya’nın Dışişleri Bakanı Lavrov’un tanıdıkları iki özerk cumhuriyeti Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni örnek olarak göstermesini sap ile samanı iyice karıştırmak olarak almak gerekiyor. Karşımızdaki unsurun KKTC açıklamasına bile tahammül göstermediklerini sergiliyor olmaları ise anlaşılır olmanın ötesindedir.
Karşımızdaki unsurun Dışişleri Bakanı olan Bay Yannakis Kasulidis Rusya’nın giriştiği bilek güreşini işgal olarak tanımlayan Bay Bakan Türkiye’nin 1974 yılında Kıbrıs’ta gerçekleştirdiği Barış Harekatlarını işgal olarak görmesi ve özdeş tutması akıldan izandan yoksunluk göstergesidir.
“Her iki olayın yasa dışı bir işgal ve toprak bütünlüğü ile bağımsızlık ve egemenlik gibi uluslararası hukuk kurallarının çiğnenmesi olduğunu” savlayan Bay Bakana Yunanistan Yüksek Mahkemesinin 21 Mart 1979 tarihinde aldığı 2658/79 sayılı dosyadaki gerekçeli kararı bir kez daha dikkatli okumasını önermek istiyoruz.
Bay Bakan Cumhurbaşkanları Makarios’un 19 Temmuz 1974 tarihinde BMGK’nde yaptığı konuşmasında Kıbrıs’ın Yunanistan tarafından işgal edildiğini dünyaya nasıl haykırdığına da tanıklık etmiş olacaktır. Bunları okuduktan sonra Güven Yaratıcı Önlemlerin zor bir konu olduğunu kaydediyor. Her iki toplumun barış içinde yaşamalarının önündeki engellerden bir tanesi karşılıklı olarak güven unsurunun ortalıklardan kaldırılmış olmasıdır. GYÖ diyerek yollara düşmeden önce aynaya bakmaları gerektiğini de anımsatmak istiyoruz.
Barışın yolunun silah üreticisi olan ülkelerin kışkırtmalarına kapılmadan tarafların birbirlerine gerekli saygıyı göstermeleri gerekiyor mu ne…
SEVGİ ile kalınız…