Erzurum pazartesi günü tarihi bir gün yaşadı.
12 yılda eserleriyle yeni bir vizyon kazanan Erzurum, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı hiçbir tarihte emsali görülmeyen bir sevgi, coşku ile karşıladı.
Sayıları yüz bini aşan dadaşlar Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, Başbakanlığı döneminde Erzurum’a kazandırdığı eşsiz eser ve yatırımlardan dolayı vefa gösterdi.
Menderes Caddesinin hemen başından İstasyon Meydanına kadar on binler yüreklerinden süzülen şükranları ifade etti.
Dadaşça bir karşılama ve dadaşça bir vefa..
Ovit’ten Kış oyunları Tesislerine, Erzurum Teknik Üniversitesinden Şehir Hastanesine, Eğitim Kampüsünden Hava Limanına, Duble yollardan Lojistik Köye, İlçe Hastanelerinden Sakalıkesik Barajına kadar, Erzurum’a cumhuriyet tarihinin en büyük hizmetlerini sunan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a minnettardı Erzurumlu..
Duaları ve yüreğiyle ifade etti bunu..
Türkiye seninle gurur duyuyor haykırışı İstasyon meydanından Palandökenlere yükseldi.
Erzurumlu Onunla gurur duyuyordu…Zira..
Erzurum 12 yılda adeta yatırım sağanağına tutuldu Onun Başbakanlığı döneminde.
Hep içine kapanık bir görüntü veren İl, onun talimatları, girişimleri ve eserleriyle bir anda ve bir yılda bir Dünya Kenti oldu.
2011 Dünya Üniversite Kış oyunları süresince Erzurum’u konuştu Atina, Viyana, Brüksel, Montreal, Davos, Newyork..
Yıllarca sıradan bir Doğu Anadolu kenti halinde tutulan Erzurum küresel sıçrama yaptı O’nunla..
O hep Erzurum’u sevdi..
Erzurumlu da daima O’nu..
Bizde ayakta yom vardır derler..
Bazı insanların kadem basması, yani bir makama gelmesiyle bir anda bereket sarar ortalığı..
Nimetler yağar, yağar, yağar..
Bazıları ise işbaşına geldiklerinde sıkıntılar artar, eza gelir, cefa gelir, yokluk gelir..
Cumhurbaşkanı bereketin temsilcisi oldu hep.
Cebinde taksi parası olmayanların şimdi altında arabalar var..
Caddeler trafiği kaldıramıyor..
Evi olmayan kaldı mı?
Hiçbir şeyin yokluğunu yaşadık mı?
Vicdan sahibi herkesin vereceği cevap tek: ‘Hayır’
Cumhurbaşkanı Erdoğan bu ülkeye, bu bölgeye ve bu ile ayağı uğurlu gelen ender liderlerden..
Bir de 28 şubat zulmüne dur diyen Fatihçe duruşu var..
O yalnız başına tarihi bir duruş..
İnanç sahiplerine, başörtülülere uygulanan zulümlere, 28 şubat karanlığına kararlı bir dur diyiş.
Örneğini Menderes döneminde görmüştü Türkiye..
Birde Sayın Cumhurbaşkanının başbakanlığı döneminde.
Tarihin ender kaydettiği bir Dünya Lideri..
Dadaşlar O’nu öyle tarif ediyor..
Ve elhak doğru tarif ediyor..
Bizde nimeti alıp inkar etmeye küfranı nimet derler..
Nankörlüğün bir başka ifadesidir..
Erzurumlu Cumhurbaşkanına gösterdiği ilgi ve coşkuyla küfranı nimet etmedi..
Belki de Erzurum’un ayırıcı özelliği bu.
Yeni deyimle bir farkındalık.
Nimete şükür, vesileye teşekkür.
Sayın Cumhurbaşkanı dadaşların sevgi halesi içinde tarihi mesajlar verdi..
Mesela hakiki milliyetçiliğin esenlerle, yatırımlarla ifade edilebileceği gibi..
Sloganla değil halka hizmetle olacağı gibi..
Hangi akıl, hangi vicdan sahibi buna hayır diyebilir ki..
Bu milleti sevenin bir eserle bunu ifadesi gerekmez mi?
Hakiki milliyetçilik eser vermek, yatırım yapmak değil midir?
Elbette öyledir.
Kuru kuruya vaadlerle, sloganlarla olmuyor..
Kuru kuruya kurban olayım demek yetmiyor..
Vatandaşı sevmek onun ayağına hizmet götürmekle olur..
Ve milliyetçilik budur..
Dahası milliyetçilik 28 şubatlara erce dur diyebilmektir..
Bu mesajları paylaşmayanımız olur mu?
İzan, idrak ve vicdan sahipleri bunu yürekten paylaşacaklardır mutlaka..
Gecelik faizin yüzde 7 bin 500’e çıktığı günleri hatırlayalım, birde bugüne bakalım..
Dünü unutmak ve bugünün hakkını vermemek insaf işi olur mu?
Ve insafsızlık dadaşlıkla bağdaşır mı?
Bağdaşmadığını gösterdi dadaşlar..
On binler duaları, alkışları ve tezahüratlarıyla muhabbet, saygı ve minnetlerini sundu Cumhurbaşkanına..
Ve dadaşlar aslında tarihi bir mesaj verdi o gün..
Dadaş imanı kendisine hizmet vereni unutmaz..
Ve dadaş imanı kendisini 28 şubatlara reva görenlerin de yanında durmaz..
Biz bir Erzurumlu olarak bu hakkı teslim edelim istedik..
Bu şehre çivi çakandan Allah razı olsun..
Bu şehrin manevi kıymetlerine yanlış bakandan da Allah sorsun..
Başka ne diyelim ki..