MENÜ
Erzurum -7°
Erzurum Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
‘Kime Oy Verek’, Ya da Seçim Hastalıklarımız-2
Mahmut Akdağ
YAZARLAR
27 Nisan 2015 Pazartesi

‘Kime Oy Verek’, Ya da Seçim Hastalıklarımız-2

‘Kime Oy Verek’, Ya da Seçim Hastalıklarımız-2

 

Milletin vekilliği dünyevi ve uhrevi sorumluluğu olan bir görev..

Ağır, mesuliyetli..

Veballi…

Uyku kaçıran bir vazife..

Temsil ettiğiniz şehirde bir yetim, bir dul, bir yaşlı yoksulluktan ah etse ve duymazsanız..

Bir baba çocuğuna giysi alamadığı için hep yere baksa ve  görmezseniz..

Allah muhafaza, bir kadın, yoksulluk sebebiyle iffetini yitirse ve kayıtsız kalırsanız..

Ve ahrete inanıyorsanız..

Ve Sırat’ın varlığına iman ediyorsanız.

Uyuyamazsınız..

Hani Behlül’ün kuş tüyü yatakta Allah’ı araması hikayesi var ya..

Hani imamı Azam’ın kul hakkı korku ve endişesiyle Basra kadılığını reddedip zindanlara düşmesi olayı var ya..

Hani Ömer Bin Abdülaziz’in kendisine halifelik görevi verildiğinde, ne olur beni bu yük ve mesuliyetten kurtarın feryadı ile gözyaşı döktüğü hakikati var ya..

Hani….Hani..Hani..

Kul hakkını her şeyin önünde gören ve bildiren bir dinin mensubu iseniz..

Defterinizi sol elinizle almanızın felaketiniz olacağını biliyorsanız..

Sizi seçen şehir bir çığlık olur, feryat olur..

Uyuyamazsınız..

Kanserden öleceği anlaşıldığında artık hakla beraber olma vaktidir hünkarım, sözüne, ‘Bizi ne ile bilirdiniz’ cevabını veren Yavuz’un haletinde, imanında ve duruşundaysanız mesele yok..

Her gün fakirhanesi önüne bir müslümanın gelip, ‘Ya Ömer ölüm var’ diye hatırlattığında, mesuliyetinin ağırlığı altında inleyen Ömer Bin Hattap meşrebini kılavuz edinmişseniz problem yok..

Allah yar ve  yardımcınız olsun..

Bir ağabeyimin, bir dönem mebus danışmanlığı yapan bir ağabeyimin, yıllardır o yaşadığı dönem için tövbelere gömüldüğünü, her vesile ile ağlayarak, ‘keşke bu işe girmeseydim’ diye ünlediğini biliyorum..

Zor iştir..Çok zor iştir..

***

Bu işin hak yönüydü..

Bir de halk yönü var..

Birinci yazımızda seçmenin yaklaşımını, oyunun hesabını nasıl sorduğunu yazmıştık..

Devam edelim..

***

Seçimler biter..

Mazbatalar alınır, tebrik dönemleri sona erer ve görev gongu çalar..

Ve önceden kurgulanmış gibi sitemler sağanak sağanak mebusun da partisinin de üstüne yağar da yağar..

Gördün tanımadı, o kadar da peşine koşmuştum’ mu kalır,

‘Ola gardaş cebimden benzin parası verdim, onunla köy köy dolaştım, telefonuma çıkmadı’ mı?

‘Ayda yılda bir iş dedim, hiç kulak kesilmedi’ mi..

En kötüsü ‘o kadar cebimden’, bölümüdür..

Kimse, aslında böyle bir davet yapmaz..

Araban al, para harca peşime gel demez kimse..

Ama adam bir hevesle öyle yapar, mebus adayının peşine takılır seçimlerde..

Sonra başa kalkar..

Ağırı budur..

‘Canımla, malımla çalıştım’ sitemi..

Bir oy verir, bekler ki, mebus her selama ayağa kalksın..

Emredersin, desin..

Olmayacak işi oldursun..

Hele bir de eski dönem alışkanlıkları varsa, vay ki vay..

Felanı sür, filanı görevden al, felanın atanmasını yap..

Bazısı mebusun sözcüsü kesilir..

Onun adına sağa sola söz verir..

Vaatte bulunur..

Mebusun bunlardan haberi olmaz..

Ama bir anda, bir lüzümsuz insanın sözü icabı gıyapta borçlu olur..

Hatta Allah muhafaza, adına para almaya kalkışanlar çıkar.

İhale sözü veren bile olur.

Bunları hep duyarız..

Mebus bir anda kirli bir çarkın içine, haberi olmadan düşürülür..

Allah saklasın..

Sonra söylentiler, sonra bühtanlar, sonra iftiralar..

Kahır ekseriyetinin aslı yoktur..

Ama seçilmiştir ya..

Ağzı olan konuşur, kulağı olan da işitir işitir..

Çeşme başında atını suvaran Köroğlu’nun yanında, kovası yere düşen kadın,

-‘Gözün kor olsun Köroğlu’ der..

Köroğlu,

-Ana Köroğlunu tanıyor musun, niye ele dedin, diye sorunca

-Bennem oğul, herkes ele diyir, ben de ele diyirem’ cevabını alır ya..

Bir hikayedir, ama durumu özetler..

Halımız budur, maalesef ve maalesef..

 

***

Bir tip daha vardır..

Seçilebilecek her adayın, mebusu seçilecek her partinin kapısını aşındırır..

Bir oyuyla herkesten görünür..

Öylesi vardır ki, güya kendisine oy verenleri bir listeye yazar, gider adayların eline, partililerin görevlisinin eline tutuşturur..

Hele bazısı, ‘zırza tutma’ oy vaad eder, yemin, billah eder..

Kefaretini ödemek de zavallı mebusa düşür..

**

Bizde seçim beyannamesini alıp, şu partinin öngörü, tespit ve yaklaşımı doğru diyen seçmen tipi hemen hiç yoktur..

Hatta seçim beyannamesini okuyan da..

Televizyon, gazete haberiyle yetinir..

Estirilen havayı solur..

Sonra oyunu verir..

O kadar..

Ve sadece o kadar..

Bizim, şehrimize şu hizmetler getirdiler, şu yatırımları yaptılar, ülkeye şu vizyonu kazandırdılar, diye oyunu kullanan seçmen tipimizde sayılabilecek kadardır..

Yani kadirşinaslık..

Hasılı..

Seçilen için iki divan vardır..

Biri Hakkın, biri halkın..

Dileyelim, Hak şerleri hayr eylesin..

Arif olanlar da seyreylesin..

Allah aday olanlara kolaylık versin..

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2024 Erzurum Gazetesi