MENÜ
Erzurum 18°
Erzurum Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Bu Halk Doğruları Kimden Öğrenecek?
Yavuz Öztürkler
YAZARLAR
10 Aralık 2011 Cumartesi

Bu Halk Doğruları Kimden Öğrenecek?

Eskiden medyumlar tartışırdı kamuoyu önünde şimdi Profesörler tartışmaya başladı.
Ama bilimde tartışma farklıdır. Bilimsel tartışma ortamları laboratuarlar, sempozyumlar, kongreler, şuralar ve paneller gibi ortamlardır. Medya değildir. Bilim adamları kamuoyuna ancak kesinleşmiş bilgileri sunarlar. Bu bilgiler ise kişiye özgü bilgiler değildir, bilimin üzerinde mutabık kaldığı, gözlem ve deneyler sonucu ortaya çıkan önemli sonuçlardır. Bu sonuçlar birçok fedakarlık, emek ve çaba sonucu ortaya çıkarlar.
Felsefe yapacaksanız başka… Ortaya attığınız şey hipotezdir, tezdir, antitezdir yada önermedir. Tartıştıkça tartışırsınız. Bu iyi bir durumdur. Ancak bilimsel statülerinizle, “bilgi” haline gelmiş doğrulanmış tezleri ya da bilimsel sonuçları tartışacağınız yer kamuoyunun önü olamaz. Bu tartışmalar uluorta olamaz.
Din bilgini Profesörlerimiz tartışırlar, birinin dediği diğerinin karşıtıdır. Ateşli tartışmalar yapılır ve kafalar çatallaştırılır. Çünkü toplum o konu hakkında Profesörler kadar bilemezler. Bu yüzden kafalarda bir sonuç belirmez, tam tersine karıştıkça karışır. Toplum ikiye ayrılır.
Her deprem sonrası asabi deprem Profesörleri çıkar tartıştıkça tartışırlar, insanların acıları dinmeden yeni tartışmalar başlar. Tartışmaya spikerler bile karışır. Fay hattı üzerinde anlaşamazlar. Biri hayalet fay derken bir diğeri başka şekilde değerlendirir. Hararetli deprem tartışmaları uzar gider kafalar yine karışır. Depremin ardından konuşulması gereken asıl konular gözden kaçar mesele sulanır gider.
“ Domuz gribinde aşı yapılsın mı yapılmasın mı?” Tartışması bir yıl kafaları karıştırdı. Birleri “yaptır” derken birileri yaptırma dedi. Sadece bizim değil dünyanın kafası karıştı.
Şimdi de kolesterol tartışması çıktı. Uzun yıllardır herkesin ilgisini çeken, binlerce insanın muzdarip olduğu kolesterol ile ilgili olarak Profesörler arasında tartışma başladı. Bir grup Profesör kolesterol ilaçlarının faydasız olduğunu iddia ederken bir diğer grup şiddetle karşı çıkıyor. Tartışmaya ne hacet. İşte üniversiteler orada, literatürler orada, laboratuarlar orada ve Profesörler orada. Bu sanal bir durum değil ki üzerinde bu kadar tartışılsın.
Neler oluyor? Anlamak mümkün değildir.
2x2 =4 eder. Ama bu tartışmalara bakıldığında 2x2=5 bile değil…
Bu halk doğruları kimden öğrenecek?
 
 
Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Faruk Korkmaz
 1 Ağustos 2012 Çarşamba 00:37
Sizin yorumlarınıza saygıyla katılıyorum ilk kez, teşhisi tam olarak yazdınız. sizi kutluyorum. Deprem bir tabiat olayıdır,deprem etkilerini çözmek bilimadamlarının işi değildir. depremin etkilerini çözmek, makina mühendislerinin. tecrübüli meslek okul hocaların işidir. erzincanda 9 yılda geliştirdiğimiz DEPANEV le yüzde yüz deprem etkilerinden yıkım ve can kaybına son verebileceğimiz sistemi incelemelerine, sunduğumuz halde, şuana kadar sesimizi duyuramadık.Depreme karşı en iyi buluşu biz yaptığımız halde, incelenmesinden korkuyorlar.İdda ediyoruz, bu konuda Japonyadan bir adim öndeyiz, ismimiz TÜRK olduğu için bizi dinlemeyip, şarlatanlık yaptığmızı zannediyorlar.
 Atalay Kuruk
 11 Aralık 2011 Pazar 21:48
Artık kabul ediniz ki,bilimde liberalleşme başladı. akademisyenler de geçmişte doktorların hastalarına batkıları gibi öğrencilerine banknot olarak bakıyor. Deprem olaylarında bunu yaşıyoruz. Prof. titrli hocalar para için neler yapıyorlar ki gözönünde..Aynı şey sağlıkta da var hukukta da..Yani biz anlıyoruz ki, aş taşmış be hocam kepçenin pahası mı olur.. Saygılarımla
 Esra ASİLTÜRKOĞLU
 12 Aralık 2011 Pazartesi 12:50
DOĞRULARI NASIL ÖĞRENECEĞİZ: Bugün Türkiye'nin bir numaralı sorunudur.Meslek gruplarımız ne olursa olsun doğruları bilmemiz gerekir.Bakınız Kanuni döneminde,musevi ailelerinden bir kızı oğlu Seri Selim'e veriyor.Yahudiyi saraya sokan Pahişah..Bakınız gün geliyor,Kanuni döneminde ücretleri ödeyecek yeterli altun yok...Derin ,derin düşünmeler...Yahudi gelin diyork,ben çözüm bulurum. Allah,Allah nasıl bulacaksın ? Diyor ki, var olan altınları eritiniz,içine yüzde 60 bakır katarak altınları çoğaltınız. Öyle yapılıyor.Ücretler ödeniyor. Sahtekerliği bilmeyen necip Türk Milleti ilkkez sahtekarlığıda öğrenmiş oluyor. O sahtekerlik bugünlere kadar devam etti.Nasil etti? Kur farkı,devalüasyon,daha neler ve neler...Sahtekerliği öğrenince , herşeyin sahtesine koşma dönemi başlar.Kanuni dönemine kadar,Şeyhul İslamları Şura kararı ile ataması yapılıyor. Kanuni bunu kaldırarak atama ile yapılmasını sağlıyor.Atama olunca veliyide atarsın.Deliyide atarsın. Kanuni döneminden sonra tanzimat ve meşrutiye
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2025 Erzurum Gazetesi