MENÜ
Erzurum 27°
Erzurum Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Vay dememek için vav olmak!
Baki Gezmiş
YAZARLAR
19 Nisan 2013 Cuma

Vay dememek için vav olmak!

Cuma’ya özel bir yazı daha…
Elif ile ‘vav’ halimiz…
Ne kadar anlamlıdır; bakabilene, görebilene…
“İnsan vav şeklinde doğar, bir ara doğrulunca kendini elif sanır.
İnsan iki büklüm yaşar, oysa en doğru olduğu gün ölmüştür.
Kulluğun manası ‘vav’dadır, elif uluhiyetin ve ehadiyetin simgesidir.
O yüzden Lafz-ı ilahi elifle başlar.
Elif kainatın anahtarıdır, ‘vav’ kainattır.
Rabbi ‘vav’ gibi mütevazı olsun ister kulları.
Musa dal olmuştur ama Firavunun gözü Elifte kalmıştır.
İbrahim ateşte ‘vav’ dır, Nemrut bizzat ateşe odun.
Yunus, ‘vav’ olup balığın karnında anca kurtarmıştır kendini.
İnsan iki büklüm olunca rahat eder ana karnında.
Boylu boyunca uzansa da kim rahattır mezarında?
Vavın elifle münasebeti ne kadar iyiyse, kainatın dengesi de o kadar düzgündür.
Kim kimi hatırlarsa evvel o ona koşar.
Kainatta tüm cisimler boşlukta dönerken insan belki o yüzden boşlukta kalmamış, Rabbi onu imanla doldurmuştur.
***
Evvelde eliftir, bir ilahi nefesle ahirde ‘vav’ olur kainat.
Manayı bilmeyenler ‘vav’ diyemez vay der.
Buna anlamca vaveyla denir.
Yani ‘vav’ olamadıkları için feryat edenlerin halidir.
Elif bir ağaç ve insan onun dalıdır.
Azrail budadıkça nefesleri daha gür çıkar sesleri.
Her biri Dal olur ve o ağaçtan beslenir.
‘Vav’ olur o ağacın gölgesine sığınır.
Ve Allah insana seslenir, peygamber eliyle ulaşan mesajı hem dal hem ‘vav’ ol der insana. "Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin velileridir.
İyiliği emrederler; kötülüğe engel olurlar.
Namaz kılarlar, zekat verirler.
Allah’a ve Resulüne itaat ederler.
İşte bunlara Allah rahmet edecektir. Allah şüphesiz güçlüdür, hakimdir."
***
Başkasının önünde eğilmek ne zordur.
Birilerinin emri altına girmek ne ağırdır.
Krallara boyun eğmemiş insan görmediği bir varlığa mı itaat edecektir?
İnsan kendinin bile farkında değildir iki lam birbirine sarılıp kainatı ayakta tutan sütunlar gibi durmuştur elifin ardında, kainatın gezegenleri yuvarlanıp son harf misali peşinden giderken, insan yolculukta geri kalmanın acısını ne zaman anlayacaktır.
Zordadır sığınacak yeri yoktur.
Evrene ve seslere kulak verenler duyar yeniden o kutlu çağrıyı; "Sabır ve namazla Allah’tan yardım isteyin…
Rablerine kavuşacak ve O’na döneceklerini umanlar ve Allah’a gerçek bir saygı gösterenlerden başkasına namaz elbette ağır gelir"…
Sonra çağırır insanı, belki cennet kokusunu duyurmak içindir bu davet, belki kendi yanına çağırıyordur.
İşte o ayet: “Secde et, yaklaş!” …
Eğil ve ben senin başını göklere erdireyim, yıldızları ayağına sereyim, sana gezmekle bitiremeyeceğin cennetler, sayamayacağın nimetler vereyim demektir bu.
Secde et, ‘vav’ ol, vay dememek için...”
 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 D.Sedef
 19 Nisan 2013 Cuma 19:18
Gel gelelim, bir gün Hafız Osman karşıya geçmek istediğinde yine aynı kayıkçıyla karşılaşır. Yol bitmek üzereyken ücretler toplanır. Hafız Osman da parayı kayıkçıya uzatır. Kayıkçı, "Efendi, para istemez; sen bir 'vav' yaz yeter." der. Hafız Osman, tebessüm ederek cevap verir kayıkçıya: "Efendi, o 'vav' her zaman yazılmaz. Sen dua et başka bir gün para kesemi yine evde unutayım..."
 D.Sedef
 19 Nisan 2013 Cuma 19:15
Meşhur bir hikâyedir: Osmanlı Devleti'nin en büyük hat sanatı ustalarından biri Hafız Osman'dır. Hafız Osman, emekli olduktan sonra kafa dinlemek için o devrin en sakin semtlerinden biri olan Üsküdar'a yerleşir. Fırtınalı bir günde kayıkla Beşiktaş'a geçmek ister. Sahilden bir kayığa biner. Yol bitmek üzereyken kayıkçı ücretleri ister. Fakat Hafız Osman, yanına para almayı unuttuğunu fark eder. Tabii artık çok geçtir. Bir çare gelir aklına... Kayıkçıya "Efendi, yanımda param yok, ben sana bir 'vav' yazayım; bunu sahaflara götür, karşılığını alırsın." der. Kayıkçı, yüzünü ekşitip söylenerek yazıyı alır. Bir zaman sonra kayıkçının yolu sahaflara düşer. Bakar ki yazılar, levhalar iyi fiyatlara alınıp satılıyor; cebindeki yazıyı hatırlar ve satıcıya götürür. Satıcı yazıyı alır almaz, 'Hafız Osman Vavı' diyerek açık artırmaya başlar. Sonunda çok iyi bir fiyata satar. Kayıkçı, bir haftalık kazancından daha fazlasını bu 'vav' ile kazanmıştır. Gel gelelim, bir gün Hafız Osman karşıya geçmek
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2024 Erzurum Gazetesi