Okuduğumuz bir yazı yahut duyduğumuz bir söz için deriz ya… “Tam da benim hissiyatımı yansıtıyor” diye… İşte öyle bir yazı daha…
Mehmet Şevket Eygi kaleme almış…
Yeri geldiğinde bizim de dile getirdiğimiz, yazıya döktüğümüz düşünceleri çok daha sarih ve çok daha beliğ bir biçimde ifade etmiş…
Okurlarımın dikkatine sunuyorum…
Noktasına dokunmadan…
Buyurun:
***
“Büyük medya düzelmezse Türkiye düzelmez, düzelemez. Bugünkü şekliyle büyük medyamız, istisnalar dışında, doğrudan doğruya veya dolaylı olarak hayra değil, şerre hizmet etmektedir.
Büyük medyada neler var?..
Kasıtlı olarak fitne ve fesat, nifak ve şikak çıkartılmaktadır.
Ahlaksızlık, müstehcen yayınlar, şehvetleri galeyana getiren seksî resimler…
Kötülüklerin anası olan alkollü içki konusunda şu bazı gazete ve tv'lere bakınız. İçki konusunda en ufak bir kısıtlama ve engellemeye bile razı olmuyorlar.
Seks konusunda da öyle… Liseli kızların bekâretlerini korumaları konusunda harekete geçilse kıyamet kopartıyorlar.
Bazı gazete ve tv'ler sanki fuhuş yayın organları haline gelmiştir.
İyi ve hayırlı bir medyanın vazifesi nedir?..
Halkı, idarecileri ve idare edilenleri aydınlatmak, uyarmak, bilgilendirmektir. Bizde bu yapılıyor mu?
İslamcı iktidar medya konusunda yapması gerekeni yapabildi mi? Bendeniz yapamadı diyorum.
Şu anda ülkemizde üç çeşit medya vardır:
1. Bildiğimiz klasik basılı gazeteler, dergiler… 2. Televizyon kanalları… 3. İnternet gazeteleri…
Bu ülkenin halkının büyük çoğunluğu Müslümandır ama İslamî medya, egemen azınlıkların medyası kadar güçlü ve etkili değildir.
Onların medya konusunda çok büyük sermayeleri, tecrübe ve birikimleri, kıdemleri ve çevreleri vardır.
Türkiye Müslümanları her konuda bölünmüş, Protestanlaşmıştır. Bu bölünmüş, bu parçalanmışlık ve dağınıklık içinde medya üstünlüğünü kazanmak mümkün değildir.
Türkiye Müslümanlarının enerjisi, İslamî cemaatler tavaif-i mülûku mozaiği içinde heba olmaktadır.
Müslümanlar birlik olabilseler, bütün güçlerini enerjilerini bir araya getirebilseler günde en az iki milyon satacak bir gazete çıkartabilirler.
Çok satan cemaat gazeteleri yok mu?.. Var ama onların satışı zorlama ve taşıma su satışı… Tiraj bir milyon, bayi satışı otuz bin…
Müslümanların önünde şöyle bir imkân var ama bunu hayata geçirebilirler mi?
Her gün üç milyon basacak ve bedava dağıtılacak küçük hacimli, fakat çok güçlü ve vurucu bir gazete. Masraflarını ilanlarla ve sübvansiyonlarla karşılayacak bir gazete…
Tabiî muhalif olacak ama asla yıkıcı ve çökertici muhalefet yapmayacak.
Medya, özel hastahaneler, eczahaneler gibidir. Ticarîdir ama hukuk ve etik dairesi içinde hizmet vermeye mecburdur.
Baskıyla, zorlamayla, kanunla, polisle hür ve vatansever bir medya kurulamaz.
İslama, ülkeye, halka, devlete (rejime değil!), ahlaka, fazilete, hikmete hizmet edecek güçlü ve etkili bir medya için şu şartların bir araya gelmesi gerekir: (1) Müslümanların, bir
İmam-ı Kebire biat ve itaat ederek tek bir Ümmet haline gelmeleri… (2) Bedevî ve kırsal kültürden arınıp medenî Müslüman olmaları… (3) Yeterli sayıda çok güçlü, üstün ve vasıflı medyacılar yetiştirmeleri… (4) İslam ahlakından zerrece taviz vermemeleri… (5) Emanetleri ehil olan kimselere vermeleri…
Şimdi soruyorum: İslamî kesimde birleşmek, güçlenmek ve yukarıda bahs ettiğim gibi bir medya kurmak niyeti var mıdır? Yoktur.
Bu niyeti hayata geçirecek maddî imkan, para var mıdır? Vardır.
Bu konuda irade var mıdır? Yoktur.
Sözü uzatmayayım: Medya medenî ve demokratik ülkelerde dördüncü güçtür.
Bizde gizli birinci güçtür.
Türkiye Müslümanları medya konusunu halletmeden, esaret ve zilletten kurtulamaz.
Bugünkü bin parçalı İslam Protestanlığı anarşisi ve kaosu içinde güçlü bir İslam medyası kurmak mümkün olamaz.
Bir İmam'a biat ve itaat etmek.
Tek bir Ümmet olmak.
BİR'leşmek.
Emanetleri ehil olanlara vermek.
Kur'an ve Sünnet ahlakı ile ahlaklı olmak.
Zayıf Müslüman değil, kuvvetli Müslüman olmak.”