Ankara’yı bilenler Yüksel Caddesini de bellemişlerdir…
Gençlerin uğrak yeridir…
Kitapçıların, lokal, kafeterya türü işletmelerin yoğun olduğu bölge…
Dolayısıyla her daim kalabalık…
Böyle olduğu için de nümayişin biri bitmeden diğeri başlar!
Dün denk geldiğim bir hırıltıyı aktarmak ve tespit yapmak niyetindeyim…
Kitap bakmak için oradayım…
Bir baktım bayan ağırlıklı bir grup slogan ata ata geliyor…
Merakla bekledim; yanıma kadar geldiler…
Bölücü ayartması 20 bilemediniz 25 kişi…
Üçü beşi erkek diğerleri bayan…
Millet düşmanı katil güruhun emrine amade haldeler…
Sloganları ilginç…
“Hemen barış, ille barış!”
Sanki savaş isteyen varmış da…
Hırsızın ev sahibini bastırması pozisyonundalar…
Başta bendeniz olmak üzere büyük çoğunluk bu kuru gürültücü gruba nefretle baktık…
Ancak!
Ve… Ancak!
×××
Peşlerinde bir kamera ordusu vardı ki…
Emin olun nümayişçilerden çok daha fazlaydı…
Oradan oraya koşup duruyorlar…
Hepsinin derdi yakın çekim yapıp çok büyük kalabalık varmış izlenimi oluşturmak…
Öyle oldu…
Akşam seyrettim…
Tam da dediğimi yaptılar…
Ana haber bültenlerinde bir abartılı aktarım var ki…
Bilmeyen binlerce insan toplanmış sanacak…
Oysa aktardığım gibi…
Hepsi 20 bilemedin 25 kişi…
Şimdi bu manzaraya bakıp resmi netleştirmek lazım…
Bu ülkede 30 yılı aşkın süredir bölücü terör var…
Elebaşları derdest halde…
Binlercesi yok edildi…
Ama bitmiyor…
Sebep?
Evet sebep izahına çalıştığım haldir…
Basın var ya basın!
Müsebbip onlar…
Adeta teşvik ediyorlar.
×××
Genç insan haleti ruhiyesini düşünsenize…
Kan kaynıyor!
Akıl baştan uçup gitmiş…
Sabah yaptığı melaneti akşam esaslı görüntülerle seyrediyor…
Hele bir de kendini görürse…
Ertesi günü iple çeker ki…
Bir daha böyle bir nümayiş olsa da gitsem diye…
Nitekim öyle oluyor…
O halde suçlu kim?
Dedik ya…
Basın!
Yazılı ve görsel basın…
Hele, görsel olanı…
Bu hale çözüm bulmadıkça ülkeye sulh sükun gelmez…
Buna çare şart!
Nasıl olurunu bilmeyiz…
Kaynağa işaret ediyoruz…
Kurutmak, yok etmek siyaset kurumunun işi…
Umarız kulak veren, gereğini yapan çıkar!
Umarız!