Ankara'dan bildiriyorum...
Kulislerde fısıltılar, Meclis koridorlarında endişeli bakışlar... Herkesin dilinde aynı konu: Sosyal çürüme.
Bir zamanlar "Küçük Amerika" diye anılan mahalleler, şimdi suç yuvası... Sokaklar güvensiz, gençler umutsuz.
Dün akşam, eski bir dostumla Kızılay'da buluştuk. Yılların gazetecisi, siyaset gözlemcisi... "Kemal," dedi, "bu gidişat hayra alamet değil."
Haklıydı. Vahşet, şiddet, uyuşturucu... Sanki ülkenin üzerine kara bir bulut çökmüş.
>>>Peki çözüm nerede?<<<
Rahmetli bir siyasinin sözleri kulağımda çınlıyor: "Enflasyon sadece pahalılık değil, ahlakı da bozar."
Evet, cep yanıyor ama asıl yanan toplumun değerleri...
Siyasiler ne yapıyor? AK Parti'nin oy oranı düşüşte, CHP de yükselemiyor. Anketlerde "kararsızlar" birinci parti...
Bir politikacı dostum geçen gün dert yandı: "Kemalcim, halk bizden umudunu kesti."
Haklı... Ama umutsuzluğa yer yok!
>>>Ne yapmalı?<<<
1. Ekonomi düzelmeli. Aç ayı oynamaz.
2. Eğitim şart. Gençlere sahip çıkılmalı.
3. Aile kurumu güçlendirilmeli.
4. Kültür-sanat desteklenmeli.
Ve en önemlisi: Siyaset kurumu sorumluluk almalı.
Yoksa... Bu gemi su alıyor, herkes farkında.
Son söz: Bu sorun hepimizin. İktidarıyla, muhalefetiyle, medyasıyla, sivil toplumuyla... El ele verip çözmeliyiz.
Yoksa... Tarih bizi affetmez!