Bu bab’da söylenmiş en güzel söz...
“Kötülere acımak...
İyileri tüketmektir...
Zalimleri korumak...
Mazlumları yok etmektir” öz değişidir...
***
Buna ilişkin bir başka serlevha ise...
Allah Resulüne ait...
“Sizden biriniz bir kötülüğü gördüğü zaman, onu eli ile değiştirsin...
Gücü yetmezse dili ile değiştirsin.
Buna da gücü yetmezse kalbi ile buğz etsin.
Bu imanın en zayıfıdır”
***
İyilikle kötülük bir olur mu?
Bizden sadır zolan...
Kötülüğü önlediğimiz takdirde...
Aramızda düşmanlık olduğunu sandıklarımız..
Anında...
Eşi menendi bulunmaz candan birer dost olabilirler...
Buna dair...
Hepimizin sayacağı örnek vardır...
***
Kaldı ki;
“Kötülük kapısını aralık etmeye de gelmez...
Sonra...
Bir de bakarsınız ki, ardına kadar açılır”
İyilik ve kötülüğü en beliğ tarife ne dersiniz...
Öyle ise alın size harika bir hikaye...
Buyurun:
***
Hikaye dedeyle torun arasında geçmekte...
Kahramanlarımız ise adet köpek...
***
Dedesinin sürekli göz önünde tuttuğu, yanından ayırmadığı iki iri kurt köpeğiydi bunlar. Çocuk, kulübeyi korumak için bir köpeğin yeterli olduğunu düşünüyor, dedesinin ikinci köpeğe neden ihtiyacı olduğunu ve renklerinin neden illa da siyah ve beyaz olduğunu anlamak istiyordu artık. O merakla,sordu dedesine: Yaşlı reis, bilgece bir gülümsemeyle torununun sırtını sıvazladı.
- "Onlar" dedi, "benim için iki simgedir evlat."
- "Neyin simgesi" diye sordu çocuk.
- "İyilik ile kötülüğün simgesi. Aynen su gördüğün köpekler gibi, iyilik ve kötülük içimizde sürekli mücadele eder durur.
Onları seyrettikçe ben hep bunu düşünürüm. Onun için yanımda tutarım onları.
Çocuk, sözün burasında; 'mücadele varsa, kazananı da olmalı' diye düşündü ve her çocuğa has, bitmeyen sorulara bir yenisini ekledi:
- "Peki" dedi. "Sence hangisi kazanır bu mücadeleyi?"
Bilge reis, derin bir gülümsemeyle baktı torununa.
- "Hangisi mi evlat? Ben, hangisini daha iyi beslersem!"
***
Sizce de sözün bittiği yerde değil miyiz?