Aslında müspet olanı...
Pozitif değerleri yazmayı düşünmüştüm...
Ne ki...
Bazen de zıddı ile tarif gerekiyor...
Arif olmayı...
Bilen olmayı...
Yol bilmeyi..
Töreden anlamayı...
Nasıl anlatırsınız?
***
Hamakat ehline bakmaya ne dersiniz...
***
“Ahmak, ışıkla alevi karıştırır ve kendisini her yakanı güneş sanır” demiş, Cenap Şehabettin...La Fontaine “Ahmaklarla olmaktansa, yalnız kalmak daha iyidir” derken...
Hasan-i Basri ise, “Ahmaktan uzaklaşmak, Allah'a yaklaşmaktır“ demiş...
***
Hamakatın da klasifikasyonları var....
Mesela...
Bilgili olanları da çoktur...
O yüzden
“Bilgili bir ahmak, cahil bir ahmaktan daha çok ahmaktır” denmiş.
Bildiğini sanan ahmaklara örnek ise:
“Gençler, ihtiyarların aptal olduklarını sanırlar, ama ihtiyarlar, gençlerin aptal olduklarını bilirler” diyen Chapman
Ahmak’ın temiz kalpli olanı için de, Dostoyevski’den okkalı bir söz:
“İyi kalpli bir insanın aptallığından daha büyük aptallık olur mu?”
***
Ahmaklık öylesi bir ilet...
Öylesi bir rezalettir ki...
Bırakın sıradan insanları...
Allah Rasullerini dahi bizar etmiş...
İsterseniz...
Buna dair bir anekdotla tarifi netleştirelim....
***
“Bir gün Hazreti İsa arkasına endişeyle bakarak kaçıyormuş.
Adamın biri bu durumu görmüş, merak etmiş:
"Arkanda kimseyi görmedim ama sen kaçıyorsun, kimden kaçıyorsun?"
Hazreti İsa cevap vermeden koşmaya devam etmiş.
Adamın da inadı tutmuş peşine takılmış.
Biraz yaklaşınca bağırmış:
"Ne olur biraz dur da söyle, çok merak ettim neden kaçtığını; arkanda ne insan var ne de hayvan..."
Bunun üzerine Hazreti İsa durmuş, adamın yanına gelmiş ve cevap vermiş:
- Ben bir ahmaktan ve bütün ahmaklardan kaçıyorum...
Adam şaşırmış:
- Körlerin gözlerini, sağırların kulaklarını açan sen değil misin?
- Evet...
- Ölüleri dirilten sen değil misin?
- Evet benim...
- Topraktan kuşlara can veren sen değil misin?
- Evet benim...
Adam biraz daha meraklanmış:
- Bunca mucizeyi yaratan Hazreti İsa bir ahmaktan ve bütün ahmaklardan neden kaçar?
"Dinle" demiş Hazreti İsa, "Bütün dediklerin doğru.
Körler için dua ettim gözleri açıldı...
Sağırlar için dua ettim kulakları açıldı...
Cansız bedenler canlandı...
Ama ahmağın gönlüne ve kafasına hiçbir şey sokmayı başaramadım... Konuştum kafasına girmedi... Okudum yüreğine gitmedi...
Yüzlerce kez okudum...
Binlerce kez konuştum...
On binlerce kez anlattım...
Ama ahmak, ahmaklar sadece bir kaya parçasına dönüştü...
Ne kafaları kımıldadı ne de yürekleri...”