Bilmem İstanbul Yeditepe Üniversitesi, Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Genetik ve Biyomühendislik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Fikrettin Şahin'i tanır mısınız?
İsterseniz, önce birlikte tanıyalım:
Fikrettin Şahin, Erzurum'un Şenkaya ilçesine bağlı, Çatalelma Köyünde dünyaya geliyor.
İlkokulu Çatalelma'da, ortaokulu Sarıkamış'ta, liseyi Ankara'nın Keçiören İlçesinde bitiriyor.
Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesine giriyor ve Bitki Koruma Bölümünden mezun oluyor.
Askerlik sonrası aynı fakültede araştırma görevlisi oluyor.
ABD'nin The Ohio State Üniversitesinde yüksek lisans ve doktora yapıyor.
İDEALİST BİLİM ADAMI
Kanada'daki The Western Ontario Üniversitesi'ne doktora sonrası gidiyor ve Atatürk Üniversitesi'ne yardımcı doçent olarak dönüyor.
2005 yılında profesör unvanını alan Prof. Dr. Şahin, aynı yıl İstanbul Yeditepe Üniversitesi'nden gelen teklife 'evet' diyerek Genetik ve Biyomühendislik Bölüm Başkanı, Biyoteknoloji Enstitüsü Müdürü oluyor.
ABD'nin The Ohio State Üniversitesi tarafından 6 yıl kadar önce 'Uluslararası Bilim İnsanı' ödülü alan ilk Türk unvanını alıyor.
Yeditepe'deki laboratuvarlarda 50'den fazla bilim adamı ile birlikte Prof. Dr. Şahin, bugüne kadar gen ve biyoteknoloji alanında 49 buluş gerçekleştiriyor.
AYAK NİYE TAŞA TAKILMAZ?
Atatürk Üniversitesi'nin yetiştirdiği 'yıldızlı bilim adamı' olarak gösterilen Prof. Dr. Şahin'e geçtiğimiz hafta ETÜ'nün Rektörü Prof. Dr. Muammer Yaylalı'nın makamında rastladık.
Çay içerken ettiğimiz sohbetin bir yerinde Fikrettin Şahin, net konuştu:
- Anam ile babamın duasını aldığım için hiç ayağım taşa takılmadı.
Günümüzde, anne ve babanın duasına böylesine önem veren birine rastlamak şaşırttı.
Örneğin, televizyonlardaki evlenme programlarına bakıyorsunuz.
Annesiyle, babasıyla ya da ikisiyle birlikte yaşayanlar, hemen bir aday bulunca çark ediyor.
Kadın, erkek hiç fark etmiyor.
-Annem ya da babam, ‘Evlenirsek bizimle olmayacak’, diyor.
YAYLALI İLE AKPINAR'I ANIMSATAN SOHBET
Annesiyle birlikte yaşamak uğruna bekar kalan Prof. Dr. Muammer Yaylalı da yan koltukta sohbete ortak oluyor.
Bu sırada arkadaşım, Mali Müşavir Şimşek Akpınar'ın annesi için yaptığı özveri gözümün önüne geliyor.
Böyle evlatların sayısı günümüzde çok az gibi geliyor.
Neyse, biz dönelim biz asıl konuya.
Merakla Prof. Dr. Şahin'in evlenme öyküsünü dinliyoruz:
- Evlenmeye karar vermiştim. Aday olarak seçtiğim ve bana dört çocuk veren şimdi ki eşimle konuştum. Arkadaş, ben seninle evlenmek istiyorum. Annem ve babam da bizimle birlikte yaşayacak, dedim. O da kabul etti. Ve o gün bugündür annem- babam önce Erzurum'da, şimdi de İstanbul'da bizimle birlikte yaşıyor. Onlarla beraber olduğumuz için ben, eşim ve çocuklarım çok mutluyuz.
SADECE YAZLAR KÖYDE
Fikrettin hoca, anne ve babasını, onların isteği üzerine her yıl Nisan ayının ortalarında Şenkaya'nın Çatalelma Köyündeki evlerine götürüyor.
Onlar da yaz mevsimini köylerinde yakınları, komşuları ile geçiriyor.
Sonbaharda yine Erzurum'a geliyor, anne ve babasını alarak İstanbul'a dönüyor.
Şimdi eğri oturalım doğru konuşalım:
“Hiç böyle bir insanın ayağı taşa takılır mı?”