“Dilediğin kadar yaşa, yine de öleceksin. Dilediğin kişiyi sev, yine de ondan ayrılacaksın. Dilediğin kadar çalış, amel et, muhakkak onun karşılığını bulacaksın.” Diyor temiz ruh…
Ve hayatı özetliyor aslında…
Devam ediyor…
Ey oğul…
Kelâm, hilaf (münazara), tıp, şiir, divan, aruz, nahiv-sarf (gramer) gibi ilimleri tahsil ederek Allahu Teâlâ'nın rızâsını kazanmanın dışında ömrünü tüketmekten başka eline ne geçti? Ben İncil'de şunların yazılı olduğunu gördüm: Ölü tabuta konulup kabre götürülünceye kadar Allah (c.c) ona kırk soru sorar; ilk sualinde şöyle der: "Ey kulum! Senelerce insanların baktıkları yüzünü hep yıkadın temizledin; fakat bir saat olsun benim baktığım yeri, kalbini temizlemedin!"
Halbuki Allah (c.c) her gün senin kalbine bakar ve der ki:
"Benim hayırlarımla (nimetlerimle) kuşatılmış iken başkaları için mi çalışıyorsun? Böyle yaptığında sen, gerçeği duymayan bir sağır olursun!"
Vay ki vay…
Keşke, okurken hissettiklerimizi hayatımızın her anına yansıtabilsek…
Ve tabii, bir başka tembihat…
Ey Oğul!
İlimsiz amel olamayacağı gibi, amelsiz ilim de deliliktir. Bugün seni günahlardan uzaklaştırıp itaat ve ibadete sevk edemeyen ilim, yarın da cehennem ateşinden uzaklaştıramaz. Bugün ilminle amel edip geçen günlerde yapamadığın hayırları yapmazsan, yarın kıyamet günü. "Ey Allahım! Bizi tekrar dünyaya geri döndür de salih ameller işleyelim" diyenlerden olursun. Fakat orada sana: "Ey ahmak, sen zaten oradan geliyorsun" denilir.