Geçen hafta Dağcılık Federasyonu Başkanı, arkadaşım Alaattin Karaca'yla birlikte avcılara konuk olduk.
Öğleden sonra gittiğimizde, Serçeme Baraj gölünden gelen su kanalının kenarına kamp kurmuşlardı.
Bekir Okur, Ömer Dervişoğlu, İskender hoca, Mehmet Karaca ve arkadaşı Tuncay'dan oluşan ekip yemek hazırlığına girişmişti.
Palandöken Gazetesi'nin eski sahiplerinden işadamı Bekir Okur, odun ateşinde demlediği 'tatari çay'dan bir bardak ikram ederek önce 'hoşgeldiniz' dedi.
Sevimli av köpekleri çevremizde tur atarken, güveçte ve mangalda bıldırcın servisi başladı.
Rusya'dan Afrika'ya göç eden bıldırcınlar, Erzurum Ovasında mola veriyor.
Çayırların, yoncaların içinde saklanarak dinlenen bıldırcınlardan bir bölümü, Erzurumlu Avcıların kısmetine düşüyor.
Onlar da o günlük avlarını bizimle paylaştı.
İtiraf etmek gerekirse, uzun süreden beri böylesine lezzetli bir av eti yememiştim.
Yemek sonrası akşam güneşine karşı çayları yudumlarken avcılar yeniden ava çıktı.
Biz de günün büyük bir bölümünü keyifle geçirdiğimiz avcılarla vedalaştık.
Arkamızda avcıların tüfeklerinden çıkan sesleri bırakarak uzaklaştık.
Siz de Erzurum ovasında silah sesleri duyabilirsiniz.
Sakın endişelenmeyin, onlar bizim avcılar.
Yasalara uygun biçimde avlanıyorlar.
Ama Türkiye'nin güneydoğu'sunda karanlığı yırtan top, tüfek, füze sesleri hiç dinmiyor.
İşte onlardan endişelenin, rahatsız olun.
Çünkü bu tehlikeli gidiş, kahpe pusu ve adı konmayan çirkin savaş 'can'larımızı yakıyor.
Sayfa başına git