Dün gibi aklımızda.
Şimdi de var mı bilmiyorum, biz ilkokuldayken sınıf başkanı öğretmenin olmadığı zamanlarda, sınıfta sükuneti sağlamaya çalışır, tuttuğu ‘Azanlar’ listesinde de ortamı bozan öğrencilerin adı yazılırdı.
Sonra çarpılar..
Sonra sıralama.
En üstte en fazla çarpısı olan ‘Azgın’ öğrenci yer alırdı..
Öğretmen sınıfa girdiğinde listeyi alır, azanları tahtaya dizer cezalandırırdı.
Bazen de top yekun tüm sınıf sıra dayağı denilen cezaya uğratılırdı.
Okullarda şimdi böyle bir uygulama var mı bilmiyorum..
Ancak toplumsal yaşamda ‘azanlar’ hala mevcut.
Sıra atlamak uğruna helal haram dinlemeyenler..
Makam, mevki için kul hakkı gözetmeden hak sahiplerini öteletenler.
Her şey benim olsun hırsıyla mala, mülke saldıranlar..
Zenginlik için faiz kırmızı çizgisini aşanlar..
İftira at izi kalsın hesabıyla, öne çıkanları karalayanlar..
Bühtandan kaçınmayıp, yukarıya çıkanların eteğini tutarak indirmeye çalışanlar.
Devlet malı, yetim hakkı demeyip, hak etmedikleri kazançlara talip olanlar..
Azanlar listesi uzun..
Azanlar listesi kara..
Azanlar listesi toplumun utanç göstergesi..
Bir de bozanlar var..
Huzuru, asayişi..
Toplumsal refahı..
Sevinç ve coşkuları..
Söz ve eylemleriyle bozanlar..
Cemiyette birbiriyle barışık hiçbir unsur bırakmamaya adeta kendini görevli kılanlar..
Bir de kazanlar var..
Birbirinin yoluna çukur dizenler.
Hayırlı iş yapanların gidişatını olumsuzlukla, negatif söylem ve eylemlerle kesenler.
Başarıları, iyileri ve doğruları teşekkürle karşılamayıp, sadece olumsuz ve kötüyü öne çıkaranlar.
Ve tabi bir de yazanlar var..
Kiramen katipler..
Hak divanına rapor verenler..
Geri dönüşün olmayacağı günde azanlar listesini tutanlar..
Mesele şu:
Üç günlük hayatımızda azanlar listesinde miyiz, sorgulaması..
Azgınlıklarımız, sapkınlıklarımızdan geri dönüş.
Ve sual:
Hak divanına çıkacak yüzümüz var mı?
İnşallah vardır..
İnşallah..
Tüm okurlarımın Kadir gecesi coşkusunu paylaşıyor, hayırlar niyaz ediyorum..