Bu hikâye, insanların kıskançlık ve çekememezlik duygularının, toplumdaki başarı algısını nasıl etkilediğini gözler önüne seriyor.
Ankara'da Geçen Bir Sohbet
Anlatılanlara göre, Faruk Terzioğlu ve dönemin ANAP il başkanı, Ankara’da bakanlıkları ziyaret ederken ilginç bir diyalog yaşanıyor. İl başkanı, yanındaki heyeti tanıtırken, Faruk Terzioğlu’nu "avukat Faruk Terzioğlu" olarak takdim ediyor. Terzioğlu ise söze müdahale ederek, "Hayır efendim, sadece avukat değil, Erzurum’un en iyi avukatı Faruk Terzioğlu" diye düzeltiyor. Bakan, bunun üzerine "Ya onu bırakın da başkaları söylesin Faruk Bey" diyor.
Kıskançlık ve Başarı
Bu noktada Terzioğlu, insanların kıskançlık ve çekememezlik nedeniyle başarıyı takdir etmediklerini vurgulayan şu çarpıcı tespiti yapıyor: "Başkaları kıskançlıktan dolayı bunu söylemiyorlar ki, ancak ben söyleyebilirim.”
Bu bir hakikat, bu bir gerçek. Maalesef insanlar kıskançlıktan dolayı, çekememezlikten dolayı bırakınız hakkını vermeyi, hak ettiğini dahi inkâr etme yoluna gidiyorlar.
Üretenle Yatanın Farkı
Terzioğlu’nun bu sözleri, toplumdaki üretenle yatanın arasındaki farkın nasıl belirsizleştiğine de dikkat çekiyor.
Toplumda üretenle yatanın arasında hiçbir fark kalmıyor, hatta yatanlar sesleri çok çıktığı için sanki başarılıymış gibi görünüyorlar…
Bu, günümüzde özellikle sıkça rastlanan bir durum; çalışmayan veya üretmeyen kişilerin, gürültülü söylemleriyle kendilerini ön plana çıkarabildiği bir gerçek.
Başarıyı Anlatmanın Önemi
Bu nedenle Terzioğlu, hizmet edenlerin ve çalışanların, yaptıklarını kendi lisanlarıyla topluma anlatmaları gerektiğini vurguluyor. Yoksa en yakınındakiler bile bu başarıları gizleme çabasında oluyorlar.
Bu, başarıların görünür kılınması ve hak ettiği değeri bulması için önemli bir tespit. Başarılı insanlar, yaptıkları çalışmaları ve elde ettikleri başarıları her fırsatta dile getirmeli ve anlatmalıdır.
Bu, hem kendi değerlerinin anlaşılması hem de toplumsal başarı algısının sağlıklı bir şekilde oluşması için gereklidir.
Av. Faruk Terzioğlu’nun bu yaşanmışlığı ve tespitleri, kıskançlık, çekememezlik ve başarı kavramlarını yeniden fikredip buna göre de duruş tespiti imkanı veriyor.
Her ne kadar “Allah hayına mal vermez” gerçeği unkâr edilemezse de, biz üretenlerin, çalışkanların ve başarılı insanların seslerini bizzat kendilerinin daha fazla duyurması gerektiğini bir kez daha hatırlatıyoruz.
Av. Faruk Terzioğlu’na da sıhhat üzere bundan sonrası için de üretken bir ömür diliyoruz.