MENÜ
Erzurum 12°
Erzurum Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Kasnağın Avarası
Ahmet Göksan
YAZARLAR
16 Şubat 2014 Pazar

Kasnağın Avarası

“Tutmuş olduğum doğru, garazsız, pürüzsüz yolumdan beni şaşırtmak, döndürmek için ne kadar entrikalar çevriliyor!... Sana diyebilirim ki yolum adeta bakir, vahşi ormanlar kadar korkunç ağaçlar, yabani otlarla kaplanmıştır. Mamafih yanı başımdaki gençliğin omuzlarına dayanarak bu aşılmaz zannedilen engelleri kolay ve hem de zannedildiğinden daha kolay aşıyor ve yoluma yorulmadan devam ediyorum”. 1942 Dr. Fazıl KÜÇÜK

 Kıbrıs uyuşmazlığına çözüm bulma görüşmeleri bu güne değin ağır aksak da olsa yürütülüyordu. Bu şekilde sürdürülen sürecin üzerinden 50 yıl geçmiştir. Bu yılların boşa geçtiği genel bir kanıdır. Mendil büyüklüğündeki ülkede Bay Nikos Anastasiyadis’in başkan seçilmesi sonrasında yeniden çözüm umutları yeşertilmeye çalışıldı. Kısa sürede kazın ayağının hiç de öyle beklendiği gibi olmadığı gerçeği ile yüzleşildi. Partisinin Annan’ın belgesine “evet” demelerinin bile işe yaramadığı görülmüştür. Başkan seçilmesinin  üzerinden nerede ise bir yıla yakın süre geçtiğinin unutulması gerekiyor. Birleşik Amerika Devletleri’nin kendi bölgesel çıkarlarını güvenceye almak için taraflara yaptığı baskı sonrasında görüşmeler yeniden başlatılmıştır.
Görüşmelere başlanabilmesi için ortalık yerlere bırakılan ortak metin konusunda uzlaşı sağlanarak şimdilik mutlu sona doğru yolculuğa çıkılmıştır. Burada Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun adadaki siyasi parti başkanlarına, “eşitlik söylemi olmasa da doğrudan görüşmelerin başlamasını kabul edin” yönündeki uyarısnın etkisi olduğunun da bilinmesini istiyoruz. Buna karşın ortak metin konusunda ise Rum siyasi partileri arasında görüş ayrılıklarının var olduğunun açıklanmasının gelinen bu noktada hiçbir değerinin olmadığı bilinmelidir. Çünkü Bay Nikos Anastasiyadis’in Yunanistan Başbakanı Bay Andonis Samaras’tan onay aldığı biliniyor.
Onay alınırken Bay Samaras, “Ortak çaba, yasadışı Türk işgalinin sona ermesi ve çözüm bulunmasıdır. Geçmişten ders almalıyız. Ayrıca Yunanistan, Münhasır Ekonomik Bölge içindeki egemenlik haklarının kullanılmasına tam destek vermektedir. Türkiye maalesef kabul edilemez tutumunu sürdürmektedir. Türkiye’nin gerginliği tırmandırma ve yeni durumları kabul ettirme çabaları boşa çıkacaktır” diye konuşuyordu. 50 yıldır üzerinde uzlaşılamayan “Yönetim ve Güç Paylaşımı – AB -  Mülkiyet – Ekonomi – Garantiler ve Toprak” gibi yaşamsal önemdeki konular olduğunu anımsatmak istiyoruz.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin adadaki varlığını sorgulamaya kalkışan Bay Andoni Samaras’ın, öncelikle 1974 Temmuz ayında Makarios’a karşı ülkesinin silahlı kuvvetlerinin gerçekleştirdiği darbe ve işledikeleri savaş suçlarının hesabını vermek gibi bir yükümlülüğünün olduğunun bilinmesini istiyoruz. Adadaki uyuşmazlığa gerçekçi bir çözüm bulmak isteyenlerden bu hususu da gözardı etmemeleri gerekiyor. Aksi halde çözüm kasnağını boşa çevirmiş olacaklardır.
Yunan askerlerinin adadaki varlığı tartışılmadan masaya getirilen ‘tek egemenlik’ konusunun çok tehlikeli bir durum olduğunu kaydetmek istiyoruz. Bu yaklaşımı sırf  görüşebilmek için verilmiş bir ödün olarak okuyoruz. Devletin yeni şeklinin “Birleşik Kıbrıs, AB’ne ve BM’e üye, tek uluslararası kimliği, tek yurttaşlığı ve tek egemenliği bulunan bir devlet” olması öngörülüyor. Bu güne değin yapılan açıklamalarda iki kurucu devlet olgusu öne çıkarılıyordu. Şimdilerde ise, “Kurucu Meclis”ten söz ediliyor. Kurucu Meclis ne demek oluyorsa... BM belgesinde Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluş anlaşmalarından söz edilmiyor olmasını Türkiye’nin garantici rolünün ortalık yerlerden kaldırılması olarak mı değerlendirmek gerekiyor.
Kıbrıs Cumhuriyeti kurulurken yukarıdaki metnin dışında Kıbrıs Türklerine daha fazla hak ve güv güvenceleri içeriyordu. Tanınan bu hakların Rumların Yunanistan destekli saldırıları sonrasında kağıt üzerinde kaldığının da unutulmaması gerekiyor. Yapılacak olası yeni bir anlaşmanın yine kağıt üzerinde kalacağının kuşkusunu taşıdığımızın bilinmesini istiyoruz. Yukarıda yazdığımız gibi olumlu bir sonuç alınacaksa Kıbrıs Türkleri, kurdukları devletten vazgeçerek, 1960’lı yılların öncesindeki duruma düşmüş olacaklardır.
Rum yöneticilere göre İngiltere, sürekli olarak adadaki çözüm konusunda sağduyulu davranıyor. İki toplum arasında adil davranmak bir yana sürekli olarak Rumları destekledikleri biliniyor. Bu konudaki pek çok örneği sıklıkla sizlerle paylaşıyoruz. Başlayan görüşme süreci sonrasında kısa sürede ( 3 – 5 ay  gibi) sonuçlanmasının beklenilmemesi gerekiyor.
Adada elli yıldır çözülemeyen uyuşmazlığın, Türk tarafının bütün iyi niyetli çabalarına karşın olanaksız olduğunu yineliyoruz. Yapılan değerlendirmelerin inandırıcılıktan uzak bir yaklaşım olarak kabul edilmesi gerekiyor mu ne...
SEVGİ ile kalınız...

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2025 Erzurum Gazetesi