MENÜ
Erzurum 12°
Erzurum Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Harmanla-ma
Ahmet Göksan
YAZARLAR
23 Aralık 2016 Cuma

Harmanla-ma

“Türk milleti, tarihini hiçbir millete nasip olmayan yiğitlik ve kahramanlık destanlarıyla süsleyen bir millettir. O’nun bir parçası olan Kıbrıs Türk’ü de 1878’lerden 1974’e kadar bitmeyen, ardı arkası kesilmeyen özgürlük mücadelesini vermiştir. Yabancı bir devlet idaresinde her türlü baskı, ezgi, tehditlere boyun eğmeden, yalnız Kıbrıs tarihine değil dünya tarihine de bir avuç öksüz kalmış insanın kendi iman ve inancından aldığı kuvvetle nasıl direndiğini, ne büyük işler başardığını ispat etmenin mutluluğu içinde bugün”

1977 Dr. Fazıl KÜÇÜK

 

            Etnik ayırımcılık AB ülkelerini tehdit etmeye devam ediyor. İspanya ve İngiltere’den sonra şimdilerde İtalya’nın da benzer sarmalın içine doğru koşar adım ilerlemekte olduğunu kaydetmek istiyoruz. Tarihsel süreç içerisinde dünyanın en güçlü devletleri arasında olan denizci Venediklileri saymaz isek onlara büyük haksızlık etmiş oluruz. 1489 – 1571 yılları arasında Kıbrıs’ta da egemen olan Venediklilerin Doğu Akdeniz de ticaret yapan güçlü bir donanmaya sahip oldukları biliniyor. Bu şekli ile İtalya yarımadasında bir devlet olarak tarih sahnesinde yerini almıştır. Kıbrıs’ın Türkler tarafından fethedilmesinde Venediklilerin Ortodoks Hıristiyanlara yaptıkları ağır baskıların kısmen de olsa katkılarının olduğunu belirtmek istiyoruz.

Kent devleti olarak ortalıklara çıkarak güce ulaşmış olan Venediklilerin şu sıralarda İtalya Hükümeti ile başları dertte. Merkezi Hükümete her yıl 20 milyar Euro civarında vergi ödemelerine karşın bu paranın karşılığını alamadıklarından şikayet ediyorlar. Merkezi Hükümette bir Bakanlık dahi alamayan Venedikliler kurdukları Veneto Bölge Konseyi’nin kararı ile “Ulusal Azınlık” olarak tanımlanan yasa önerisini onaylattılar. Bu karara göre Venedik Lehçesi de ikinci bir resmi dil olarak kabul ediliyor. Alınmış olan bu kararın İtalyan Anayasa Mahkemesinden dönmesi bekleniyor. Dönme kararı gerçekleşirse o zaman yandı gülüm keten helva…

AB ülkeleri Türkiye ile uğraşmaktan da geri durmuyorlar. Türkiye’nin AB’nden uzaklaşmakta olduğu savındalar. Buna karşın Türkiye’ye Kıbrıs konusunda adım veya adımlar atması için de baskılarını arttırıyorlar. Türkiye’den adada oynamakta olduğu (Bu tanımlama AB’nin önde gidenlerine aittir) Kıbrıs oyununu değiştirmesi için de adım atmasını istiyorlar. Yürü – tülen müzakerelerin bir oyun olduğunu belirtmiş olmalarına karşın müzakerelerin 2017 yılında da devam edeceği açıklanıyor…

Aynı şekilde yılan öyküsüne dönen vizesiz Avrupa yolculuğuna ilişkin görüşmeleri de 2017 yılına ertelediklerini duyuruyorlar. Buna koşut Türkiye’ye üyeliğin dışında özel bir statü verilmesinin pazarlıklarını yapıyorlar. Bu önerilerle Türkiye’nin karşısına çıkmalarının artık tadının kalmadığı biliniyor.

Türkiye’nin Kıbrıs’ta onların istediği gibi geri atmasından sonra bölgedeki oyunun değişeceği ve AB’ne katılım sürecinin olumlu yönde etkileneceğinin de türküsünü çığırıyorlar. Bu önerilerine teşekkür ederiz almayalım… Çünkü 50 yıldır aynı türküyü dinlemekten usanç geldi. Annan’ın belgesinin oylandığı günlerde de Kıbrıs Türk’lerine benzer vaatleri yaptıkları unutulmamıştır. Konuya ilişkin olarak her hangi bir olumlu adımı atmadıklarını bir kez daha kaydetmek istiyoruz. Kıbrıs Türklerine yalnızca sempati kazandırmakla yetindiler.

Bu gerçeklerin ışığı altında piyasaya sürdükleri bayatlayan önerilerle Türkiye’den oyununu değiştirmesini istemeleri adanın Rumlara veya Yunanistan’a teslim edilmesi demektir. Kıbrıs adası tarihin hiçbir döneminde adı geçenlerin yönetimi altında olmamıştır. 400 yılı aşkın süredir Kıbrıs’ta yaşayan Türk ve Rumlar ortak bir kültürü oluşturmadılar. Her iki taraf din, dil ve farklı tarihlerini oluşturdular. Bütün bunları yapmalarındaki amaç kendi özgün yapılarını korumaya yönelikti. Bunda da başarılı oldular…

Adada yaşamakta olmaktan başka ortak hiçbir noktaları olmayan insanları birleştirmeye çalışmayı savaş çığırtkanlığı olarak görüyoruz. Yol yakın iken bu niyetlerinden vazgeçmeleri gerektiğini de kaydetmek istiyoruz. Birlik içinde aynı ortak kültüre ve inanca sahip olanların bile ayrılmak için düğmeye bastıkları noktada Kıbrıs Türkleri ile Rumları birlikte harman-lamaya çalışmaları anlaşılır bir husus olmanın ötesindedir. Böyle bir yaklaşım veya çözüm Kıbrıs Türklerine yapılacak olan affedilmez bir suç olarak tarihin sayfalarında yer alacaktır.

Kıbrıs Türklerinin harmanlanarak aynı potada erimek gibi bir istek ve niyetlerinin olmadığının bilinmesi gerekiyor mu ne…

SEVGİ ile kalınız…

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2025 Erzurum Gazetesi