Erzurumlu, Müftü Çınar'a duacı
Efkan Ala kitabın ortasından konuştu
EGC Başkanı Sabuncuoğlu'ndan istişare turu
Altıparmak'tan basınla 2014 istişaresi
~~ ELİF HASANÇEBİ - ÖZGE BOZO
ERZURUM (İHA) - Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü; “Ahıska Türkleri: Bir Vatan ve Hukuk Mücadelesi” temalı konferans kapsamında YÖK Denetleme Kurulu Başkanı, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi ve Dünya Ahıska Türkleri Birliği (DATÜB) Başkan Vekili Prof. Dr. İlyas Doğan’ı ağırladı.
Prof. Dr. Doğan, üniversite öğrencilerine tarihsel arka plan kapsamında Ahıska Türklerinin yaşamış olduğu trajik olaylardan bahsederek vatan ve hukuk mücadelelerine bilimsel ilkeler ışığında değerlendirmelerde bulundu.
Prof. Dr. İlyas Doğan, “Bilindiği üzere İkinci Dünya Savaşı sırasında Ahıska Türkleri, Sovyet yönetimi tarafından toplu bir şekilde Asya Kıtasının içlerine sürgün edilmişti. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra da sürgün edildikleri bölgelerde ciddi sıkıntılar yaşayan Ahıska Türkleri aynı yüzyıl içinde ikinci defa muhacir olma zorluğuyla karşı karşıya kalmışlardır. Eski Sovyet coğrafyasının her bir köşesi başta olmak üzere birçok bölgeye savrulan Ahıska Türkleri toplu sürgün sonrası ortaya çıkan problemleri çözmek amacıyla uluslararası platformlarda da mücadele etmeye devam etmektedir” dedi. Doğan, Ahıska Türklerinin 1944 yılında hayvanların taşındığı nakil vagonlarıyla 45 günlük yolculukla Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan'a sürgün edildiklerini söyledi. Ahıska Türklerinin toplama kamplarında 10 yıl tutulduğunu anlatan Prof. Dr. İlyas Doğan, bir bölüm Türk'ün kampta hastalık ve açlıktan hayata veda ettiğini söyledi. Sovyet Halk Ansiklopedisi'nde bu sürgüne yer verilmediğine dikkati çeken Prof. Dr. Doğan, "1954 yılında Sovyetler Birliğinde Sovyet Halkları Ansiklopedisi yayınladığında, Ahıska Türkleri, Ahıska'da yaşayan bir nüfus olarak gösterilmiştir. Yani 1944'teki sürgün yazılı kaynaklara sistemli bir şekilde geçirilmedi. Ahıska Türklerinin topluca yer değiştirdikleri dünyanın pek dikkatini çekmedi. Doğrusunu isterseniz, Türkiye Cumhuriyeti'nin bilmediğini düşünmüyorum ama o zamanki konjonktür Türkiye'ye bu konuda çok fazla hareket alanı vememekteydi" diye konuştu.
Sayfa başına git