Kahpeleri sevindirmemek gerek.
10/12/2004
Sen Sancağı Ben Davulu
10/12/2004
Yurtta da Cihanda da sulh istemeyenler boş durmuyorlar.
Türkiye'nin gelişmesinin önüne geçmek isteyen dış güçler, emellerinin gerçekleşmesi için yeni senaryoları sahneye koyuyorlar peşpeşe.
Türkiye'den bir şeyler kopartmanın peşinde olan Fransa, ve İngiltere sözde ermeni soykırımı iddiasıyla Türkiye'nin dış dünyadaki güvenliğini sarsmaya kalkışıyor. Dışarıdan yönlendirilen bir cinayet örgütü, bir büyük ilimizin emniyet müdürünü menfur bir suikastle şehit düşürerek, içerdeki huzur ve emniyet sürecini kesmeye uğraşıyor.
Hükümet bir yandan bunlarla uğraşırken, diğer yandan kapkaçcı bir düzeni tesis etmek emelindeki vurguncuları, titiz ve hummalı bir çalışmayla ortaya çıkarıyor. Yolsuzluklarla, ülke insanının nurlu Türk asrına çıkan yollarını kesmeye çalışanlar ele geçiriliyor birer birer.
Enerjiden tarıma varıncaya kadar bir dizi alanda haksız kazanç, vurgun, soygun ve talan peşinde olanlar ayıklanıyor temiz bir toplum oluşturmak amacıyla. Yolsuzluk ipinin başı da dışarıdan çekiliyor, bölücü örgütleri palazlandıranlarca. Yurtta asayişi, cihanda sulhu istemiyor birileri dışarda.
Oy gelsin de nereden gelirse gelsin diyen siyaset istismarcılarının; ihracaat geliri olsun da nasıl olursa olsun yumuşaklığını sergileyenlerin; Madam Mitterand'ın başını çektiği ithal bölücü destekçilerine cezaevlerini, ülkenin ajitasyona müsait yörelerini denetlemeye açarak insan hakları adına Türk insanının haklarını peşkeş çekenlerin, Serbest Piyasaya geçiş hezeyanı adına devletin babalığının inkârına çanak tutanların, temiz ve saf inanç sahiplerinin düşünce özgürlüğü kılıfıyla kıbleleriyle uğraşanların vebali, günahı ve suçu büyük bu gelişmelerden.
Yurtta asayişi, cihanda sulhu istemiyor birileri içeride. Musibetler de peşpeşe geliyor bu sebeple. Birinden kurtulduk derken bir diğerinin pençesine düşüveriyoruz hemencecik.
Geçmişin yanlışlarını düzeltmekle meşgul bugünküler. Dedelerinin azametini unutturan babalarının hatalarını tashihle meşgul çocuklar. Güneşte fenerle gezenler, karanlıkta ışık yakmamaya direnenlerle mücadelede. Yeni fetret devirlerini bekleyenlerin gürültüsü, tarihten ibret almak isteyenlerin kulaklarını tıkıyor.
Musibet de peşpeşe geliyor bu sebepten besbelli. Bir meclis görüşmesinin akabinde, önceden de muzdarip olduğu rahatsızlığı, görüşmelerin yoğunluğu içinde artan bir milletvekili geçirdiği rahatsızlık sonucunda yaşamını yitiriyor. Ateşli tartışmalar sırasında meydana gelen, aslında TBMM'nin vakarıyla bağdaşmasa da, artık alıştığımız itişip kakışmalara maruz da kaldığı için, hemen bir katil buluveriyor baskın medya. Bir diğer siyasi partinin bir milletvekilini senetsiz, delilsiz ve mesnetsiz olarak suçlu ilan ediyor, kamuoyuna ilan ediveriyor.
Baruta ateşle yaklaşıyor. Merhum milletvekilinin daha naaşı soğumadan, bir akrabası, birazda şok içinde ve belki de çektiği yürek acısının tesiriyle, kanı yerde kalmayacak açıklamasında bulunuyor. Kanı kanla yumanın hesabı içinde olduğunu deklare ediyor.
Sonra olayı suhunet ve ciddiyet içerisinde değerlendireceği umulan, merhum milletvekilinin mensubu bulunduğu siyasi partinin lideri, TBMM çatısı altında kan davası sokacak inanılmaz bir yaklaşımda bulunarak, kalp kriziyle merhum olan milletvekilini demokrasi şehidi ilan ediyor. Muarızlarını ise neyle itham ettiğini varın siz anlayın.
Yıllarca başbakanlık yapıp, çifter anahtar vaadiyle ülkeyi bugün içerisinde bulunduğu ekonomik açmazların önüne getirdiği için, halkın teveccühüne ve rağbetine bir daha mazhar olamayan ve başında bulunduğu siyasi hareketi küçültmekte oldukça mahir davranan eski bir başbakan; siyasi bir görüşmenin akabinde hayatını yitiren merhum milletvekilinin naaşını kullanarak siyasi pirim yapma görüntüsü veriyor.
Kaybettiği siyasi itibarını, cenaze namazında bulmak niyetinde sanki. Merhum milletvekilinin temsil ettiği bölgenin durumunu, bu açıklamasıyla olabilecek pravakasyonları hesaba katmıyor zannedersiniz açıklamasını duyunca. Ülkenin içerisinde bulunduğu sosyo ekonomik olumsuz şartları gözönünde bulundurmuyor diye düşünülüyor, tavrına bakınca. Musibetlerin üst üste gelmesine aldırdığı mı yok? Yurtta sulh cihanda sulh istemeyenlerin halkın iradesini de istismar etmeye niyetli olduğunu bilmezlikten mi geliyor?
Merhum milletvekillerinin kaybı, her Türk insanı gibi bizleri de yürekten üzdü. Mübarek belde Şanlı Urfa değerli bir evladını kaybetti.
Üç dönem milletvekilliğinde tutarlılığı, namuskarlığıyla maruf Şıhanlıoğlu'na rahmet, kederli ailesine ve mensubu bulunduğu siyasi camiaya başsağlığı niyaz ediyoruz.
Bu acı kayıptan siyasi rant umanlara da akıl ve izan vermesini diliyoruz mevladan. Yoksa bu musibetlerin ardı arkası kesilmeyecek korkusu bürüyor yürekleri. Aman itidal, aman sükunet, aman aklı selim... Yurtta sulh cihanda sulh için.. Allah rızası için..