“Merhumu nasıl bilirdiniz?”
“Hakkınızı helal ediyor musunuz?"
Cenaze namazlarında usulen sorulur bunlar…
İştirak edenlerin hemen tamamı da, yine adet yerini bulsun diye “iyi bilirdik”, “helal olsun” gibi klişe karşılıklar verirler…
Bu defa öyle olmamış…
Muğla’da bir vatandaş “itirazım var” demiş…
Ve eklmiş…
“ Ben merhumu iyi bilmem. Haklarımı da helal etmiyorum. Çünkü benim, kanserli karımın ve üç çocuğumun rızkını elde ettiğim, 600'e yakın tavuk ve ördeğimi zehirleyerek öldürdü. Defalarca kendisine gidip, 'Komşumsun Osman amca, gel şu borcunu öde, helalleşelim' dedim. Çocuklarına da söyledim. Kimse beni ciddiye almadığı gibi elimdeki diğer hayvanlarımı da zehirlemekle tehdit ettiler. Haklarımı helal etmiyorum. Helal olmasın"
Aynen böyle…
Tabi ölünün yakınları kızmışlar filan ama…
Olan olmuş…
Haberi okuyunca, “insanlar bu denli mert olsa” nasıl olur diye düşündüm!
Acaba, doğal bir kontrol mekanizması da kendiliğinden oluşmaz mı?
Göstere göstere yapılan birçok haksızlık bu sayede son bulmaz mı?
Öyle ya…
Haksızlık yapanın evlatları dahi itiraz ederler herhalde…
Zira…
Kim, böylesi bir sonla uğurlansın ister…
Kim, cenaze namazında bu denli itirazlarla karşı karşıya kalmak ister…
***
Bu zaviyeden baktığınızda, temel sorunun riyakarlık olduğuna hükmediyorsunuz…
Öyle değil mi?
Herkes önce kendini sorgulasın…
Hangimiz gıyaben kötülediğimize yanında methiyeler düzmemişiz…
Az veya çok…
Böyle olduğu için de…
“Hakkı hak bilip Hakka ittiba etmeyi, batılı da batıl bilip, batıldan içtinab etmeyi” dil ile ifade edip, kalben tasdikten uzak kalmışız…
Haberin içeriğinde, ölünün yakınları “seninle sonra hesaplaşırız” deyip, inceden tehdit etmişler…
Halbuki…
“İtirazım var” kıyamında bulunanın elini ayağını öpseler yeridir…
Adamcağız ölen için iyilik yapıyor hakikatte…
Ola ki…
Hakkı ödenirse, bir şekilde büyük hesaba kalmamış olur…
Asıl hesap görülecek olanlar…
Orada sükut edip…
Ardından envai türden suçlama getirenler olmalı…
Zira; bütün haksızlıkların…
Zulüm noktasına varan uygulamaların ardında bu sessiz kitle var…
Riyakar kitle…
***
Doğal yapıyı bozanlar…
Fıtraten yüklü olunan masumiyeti tuzla buz edenler…
Daha ilk mektebe başlamamış evladına “doğrucu Davut olma” tembihatında bulunanlar var ya…
Dünya yüzünde her an işlenen her türlü kötülükten pay sahibidirler…
“Kelebek etkisi” misali…
Bütün bir kainata tesir ediyor minnacık bir haksızlık…
O halde…
Kim ki, ayna tutar…
İtiraz eder…
“Haksızsın” der…
Başımızın üstünde yeri olmalı…
Hakkı her şeyin üstünde tutmayı bu yaklaşımdan ötesi belletmez…
Hep deniyor ya…
“Bütün günahlar alkol gibi sarhoş edici olsaydı, yalpa yaptırsaydı …”
O misal…
Haksızlık, zulüm boyutlarımıza bakıp, mertlik düzeyimizi pekala test edebiliriz…
Bu açıdan baktığınızda ne görüyorsunuz?
Sahi, nedir değerlendirmeniz?