MENÜ
Erzurum 19°
Erzurum Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Sular Biriktiği Yerde Kirlenmekte…
Cahit Okcu
YAZARLAR
30 Nisan 2018 Pazartesi

Sular Biriktiği Yerde Kirlenmekte…

Bir kara tahta var ki, yanındaki eliyle uzaktaki gözüyle yazacak.

 Eski Yunandan bu yana seyri, şerefi ve cüssesi ile torpillide olsa marka değeri almış diğer bütün medeniyetler dışında, ruh ve madde ahengi itibarıyla şifa arayan, derdine göre hastane bulamayan, uzun boylu bir medeniyet derdi var?..

Şahsiyet…

Bir dert ki, gözleri Asya’nın yıldızları kadar çok, yüreği Belkız’ın tebessümü  kadar sıcak, teni Erzurumlu Emrah’ın kışı kadar soğuk, Farabi katarında sis kadar sabahsız…

 Boş beşikte kundak diye tüfek sallayan kör fikir, bebek bulamayınca kendini sallayan ima… Fincana kalan, elene elene yorgan bezi doldurmayacak bir avuç toprak …

 Vahim!..

 Manzarayı salladıkça kusacak… Bu hep aynı tuzağa düşmekten ibaret bir medeniyet hastalığı…

Şahsiyet…

At kuyruğundan tüfek yapmış bir dünya Asyalı…

Meramım bu değil hani… Dünyayı sorunca başını misal veren, düşmanı sorunca burcunu gösteren, tarih sorunca doğum tarihinden bahseden, bu gün değil hani. Dünyaya sığmayacak kadar şişmanlayan, barış şişmanı, yarış kibarı. İlk insanlar sezgisinde tok olduğu kadar ac, kirli olduğu kadar mutlu bir dünyadan rahatsız oluyorum…

Sevgi, mezara naylon çiçek taşımaktan ibaret. Sevgilisine çiçek taşıyan Von Bülow kılığında bir sürü dost, arkadaş, tanıdık… Bulvar yapılacak parsel üzerine ekilmiş mısır tarlaları gibi. Uykuyla sinirlerini yatıştıran traşlılar, kravatlılar, beyefendiler…

Karısı ve kocası çok çok bir dünya. Kulak dilin karısı, göz burnun, göbek kolun… Say sayabilirsen. Kalp dersen, yakışan ne bir hayal var, ne bir umut. Yerden alınıp konmuş bir taşa gibi… Ayağına değen taştan kalp mi olurmuş?...

Hekim yetiş…

Hekim imdat!..

Apartman balkonunda safari yapıyorlar. Safari için eşekleri boyuyorlar!.. Serçeye gülen kanarya, eşeğe gülen zebra, kargaya gülen papağan pozları. Afişler Gürpınar’da sıraya girmiş bedavacılar gibi. İçerde en önde oturacaklar… Komedi böyle bişey. Fayton atları bu sebeple kuyruksuz. Kuyruklar tüfek oldu!..  Bir yazımda demiştim ya, Köroğlu uzaktan gelirken üç kişi görünürmüş; kendi başı, atının başı ve atının kuyruğu…  İnsan konduğuyla, bindiğiyle düşündüğüyle yücedir. Dağa abanan bulut manzara olur, başımıza abanan bulut yağmur…

Bilinmeyen meşhur!..

Sarığın bulut olması için dağ olmak lazım…

Hakikatlerin kuşku oluşturması yalanınkinden daha hızlı ve daha cesur. Kulağı dil ayartıyor, gözü burun. Beş duyu hastasıyız biz. Alın derisi inceliğindeki yelkenimiz yırtık. Şiştiğimizi sandıkça soğuyoruz.

Yeşermek kolay, çiçek açmak zor!..

Medeniyeti kandırmak için Müslüman olmuş bir sürü papaz… Hanım içerde saçları dışarıda. Parmaklarını kaval yapmış bir sürü adam suretinde çocuk millet. Hala ateş böceklerini cin sanan vehimler, hala şamatayı Emrah diye dinleyen bir sürü medeniyet hafızı. Kalabalık kalabalık üzerine doğuyor… Burnunu çan parlatır gibi temizleyen, anlı imza masası, gözlerinden birini kapı aralığında bırakmış, kulağından birini ezanda… Yaşayıp gidiyoruz diyenin manzarası budur sanırım… Ne bu gözlerden terazi olur, ne bu kulaklardan aziz…

Bu karanlığı yorgunluğunda değil ceplerinde saklayanın hikayesi…

Biz biriktiğimiz yerde kirlenmekteyiz. Kimse kendi gibi gelmiyor kalabalıklara. Kimse kendi gibi kalamıyor…

Ne diyem başka…

Bar mendiliyle silinmemek lazım...

Kaynağından su içtiğimiz ırmağı biriktiği yerde bulamamak acı. Bu ırmaklar yanlış denizlere dökülmekte…

Ben hala bu yüzden susuzluğumu saklıyorum. Sizde öyle yapın..

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2024 Erzurum Gazetesi