Erzurum’a ne yaptı?
Siyaset sohbetlerinde milletvekilleri için dillendirilen bir sorgulamadır bu.
Çoğumuzun dilinden hiç düşmez.
Erzurum’a ne yaptı?
Şu koronavirüsün kol gezdiği, ölüm korkusunu çok yakından hissettiğimiz ve hak divanına hesap vereceğimizi hatırladığımız dönem ambiyansında gelin sorgulayalım.
Ama öncelikle kendimize sual yönelterek; ‘Erzurum için, ilçem için, sokağım için, komşum için ne yaptık? ‘
Gelelim mevzuya..
Sual değişmez bir kalıpta: ‘Milletvekilleri Erzurum’a ne yaptı?’
Karşılıklar o kadar çeşitli ve o kadar öznel ki..
Kimimize göre Milletvekilinin Erzurum’a ne yaptığı oğlumuza, kızımıza tavassutta bulunup işe yerleştirilmesidir.
Ya da tayin, atama işlerimizin takibi..
Ya da bizimle birebir ilgisi..
Ya da..
Kimimize göre Erzurumspor’un bir üst lige yükseltilmesidir..
Kimimize göre, serbest piyasa ekonomisi şartlarının haki yeksan edilip devletin fabrikalar açmasıdır.
Kimimize göre doğalgaz, elektrik fiyatlarındaki indirimdir.
Kimimize göre, sevmediğimiz, yerinde istemediğimiz bir kamu yöneticisinin alaşağı edilmesidir..
Kimimize göre..
Aslında bu sualin cevabı o kadar kolay ve o kadar net ki..
Önce Milletvekili tarifine, yasal tarifine bakmak lazım.
Milletvekilliği nedir? Milletvekilinin sorumluluğu, temsil alanı nedir?
Yasalarımızda var.
Yasama görevi bu.
Yani toplumun tüm kesimleri için yasal düzenlemeyi yapmak..
Değişmez öncelik..
Sonra..
Ve bize göre en önemlisi şudur..
‘Temsil ettiği şehrin değerlerini, kimliğini, derinliğini ifade etmek..’
Duruşla, konuşmayla, ağırlıkla ve vakarla.
Erzurum için konuşuyorsak, dadaşça duruşla..
Dadaş lafzını gündemde tutuşla..
Dahası TBMM hafızasına kazımakla..
Erzurum edep ve irfanını her vaziyet ve durumda ortaya koymakla..
Ha elbette ekonomi..
Amma..
Ülke genelinin ortak sorunu istihdam
Yani işsizlik.
Buna çözüm hükümetlerin kararıyla mümkün.
Ekonomi politikasıyla.
KPSS’ler var..
Hakça bir yaklaşım var..
Hak eden sınavdaki başarısına göre işe giriyor.
Dahası..
Özellikle şu dönemde hiçbir milletvekilinin şehrine fabrika taşımak gibi ütopik yaklaşımı da yok, yaptığı da..
Kararı hükümet veriyor.
Yani merkezi otorite..
Bölgelerarası kalkınmışlık farkının giderilmesi hassasiyetiyle kaydediliyor yatırımlar.
Yani keyfilik yok..
Yani sıradanlık yok.
Eski dönemlerde olduğu gibi cami kubbesinin sacını temin için milletvekili devreye girmiyor ve bununla övünmüyor.
Çünkü devlet kurum ve kuruluşlarıyla önce tespit ediyor sonra gereğini yerine getiriyor.
Aslında AK Partiye siyasi literatürümüze giren yeni bir anlayış var.
O da şudur: ‘Ucuz, manipülasyona dayanan ve halkı aldatan siyaset’e yer yok artık.
Herkes görevini yapıyor.
Amma bizde ağız alışkanlığı ya..
Hep konuşuyoruz: ‘Milletvekili Erzurum’a ne yaptı?’
Oysa..
Alınan tüm ekonomik kararlarda yasamanın onayı var.
İşte 17 yıl önce hayalini bile kuramadığımız duble yollar, tüneller, geçitler..
İşte Ovitler, Dallıkavaklar, Kırıklar, Koplar..
İşte her şehre bir üniversite..
İşte GAP’lar, DAP’lar, KOP’lar..
İşte barajlar, HES’ler..
İşte şehir hastaneleri..
Binlerce yenilik, onlarca reform..
Adaletten Eğitime, Turizmden Aile’ye kadar her alanda yenilik ve devrim.
Engellilere özel yaklaşım..
Yaşlılara özel ihtimam.
Hastalara ambulans helikopterlerle ulaşım..
Geleceğini tasarlayan öğrencilere iki yüzü aşkın üniversite kapısı.
Şehirlerde kentsel dönüşümler.
Köylerde kurulan altyapılar.
Allah için bir bakmak lazım.
Altını çizerek net biçimde vurgulayalım:
Hiçbir üniversite hiçbir milletvekilinin özel çabasıyla kurulmadı.
Devlet her alanda yatırımlara bir disiplin ve programla yaklaşıyor.
Nerede ne ihtiyaç varsa gereği yapılıyor.
Öyle mebus istedi yapıldı dönemi yok artık.
Zaten böylesi bir yaklaşım bizim siyasi terbiyemize de ters
Devlet yönetiminde keyfilik yok artık.
Düzen var disiplin var..
Var var da..
Öncelikle bizim toplum olarak kafa yapımızı biraz değiştirmemize, düşünce dönüşümü yapmamıza da ihtiyaç var aslında.
Meselelere yaklaşırken öznel kalıptan çıkmalıyız artık.
Mebusun bize yakınlığı ona üstünlük olarak addedilmemeli..
Önce şehrin duruşunu, vakarını, haysiyetini temsil endişesi yer tutmalı zihnimizde.
Kırmızı çizgimiz, şehrin hafıza ve kudretini ifade olmalı.
Yoksa..
Oğlumuz uşağımızı işe yerleştirme maharetiyle mebuslara, siyasilere not vermeyle olursa bu iş, yerimizde sayarız.
Ve maalesef…