Dünkü yazımıza iki yorum, iki haklı tepki aldık.
Spor denince akla yalnız futbolun gelmesi aslında doğru bir yaklaşım değil..
Ama ülkemiz için olgu bu..
Spor diyorsanız futbolu kastediyorsunuz anlayışı hakim..
Okurumuz Selami Topaloğlu, değerli yorumunda, “futbola bütün imkanların sunulduğu aşikardır. Güreşte dünya Avrupa şampiyonlarının çıktığı memleketimizde, güreşçiler istihdam edilmediği için büyükşehir kulüplerine gidiyorsa, onlar adına güreş yapıyor şampiyon oluyorsa sizin sadece futbola karşı ilginizi alkışlamaktan başka çaremiz yoktur “vurgusunu yapıyor.
Bir yerde spor hafızamızdan, milli hasletlerimizi de ifade eden güreşin silinmesine ciddi bir tepki..
Ve haklı da..
Nihat Kabanlılar, Reşit Karabacaklar…
Sporda mazinin iftihar listesinin başında gelen marka isimleri çok çabuk unuttuk..
Güreş çok marjinal bir spor halinde hem takdim edilmeye, hem de unutulmaya başlandı.
Bu yalnız Erzurum’a ya da Türkiye’ye özel bir durum değil.
Dünya Olimpiyat Komitesi 2020’de güreşin olimpiyatlarda yer almayacağını açıkladı..
Acı ama gerçek..
Ali Rıza Alan, Ahmet Ayık, Mahmut Atalay, Mehmet Güçlü…
Onlarca Avrupa, Dünya ve Olimpiyat şampiyonlarımız..
Spor tarihimizin yüz akları..
Babalarımızın rol modelleri..
Ne ki..
Bizim olan her şeyi çok çabuk harcadığımız, hafızamızdan, benliğimizden sildiğimiz gibi, ‘popüler kültür’ün hafifliğine kapılarak güreşi de arka plana ittik..
Paranın büyüsüne, şöhretin efsununa rağbet edince, ne analar ne de babalar, “oğlum büyüsün de Ahmet Ayık” gibi olsun demez oldular..
Ya da Hamza Yerlikaya…
Ya da..
Messi, Ronaldo fotoğrafları koyduk çocuklarımızın önüne..
Büyüsün de futbolcu olsun diye umut eder olduk..
Para kazansın, şöhret elde etsin….
Toplumda iltifat ve rağbet görsün diye…
Ancak…
Spor kelimesinin tarifini futbolla yapar olmamızın tek ve boldlu sebebi halkın hafıza kaybı değil..
Küresel heyecan fırtınalarını yönetenlerin etkisini geçelim..
Ya da sporda küresel dizaynı..
Şöyle bir yoklama yapalım..
Ve kendimize soralım: “Güreşin felsefesini hangimiz biliyoruz, ya da hangimiz çocuğumuza anlattık?”
İki mayolu ya da kıspetli, ya da pırpıtlı erkeğin birbirinin sırtını yere getirmek için yaptığı bir spor muydu güreş?
Yalnız gücü mü ifade ediyordu?
Karda, çayırda, minderde güreşenler güç gösterisi mi yapıyordu?
Değil elbette..
Uygurlardan Göktürklere, Hunlar’dan Sakalara, Avarlar’dan Hazarlara…
Ortaasya’dan Dünya’ya yayılan felsefesi, tarifi ve manası olan bir sporu, bu işin ehilleri ve yetkilileri de dahil olmak üzere sıradanlaştırmadık mı?
Pehlivan tefrikalarıyla büyüyenlerin çocukları ya da torunları niye güreşe ilgisiz?
Güreşi seven, onun felsefesini bilenlerin cevaplandırması gereken sual budur..
Gelelim, bizim gazetemizin spora yaklaşımına..
Sayın Topaloğlu bize bir sitem yapıyor ve sanki ata sporlarımızı ikinci plana atmışız şeklinde gönderme yapıyor..
Başımız üstüne, gönlümüz üstüne de…
Gerek ilgili Federasyon, gerek il temsilcileri medyayı bu konuda ne kadar bilgilendiriyor, etkinliklerden ne kadar haberdar ediyorlar da, basın güreşe gereken ilgiyi göstermiyor?
Çok değerli çabalarını, fedakarlıklarını bildiğimiz ve takdir ettiğimiz Güreş il temsilcisi sayın Topaloğlu, hangi basın mensubunu söyleşi için, bilgilendirme için davet etti de gidilmedi?
Ya da hangi etkinlik haberini il temsilciliği geçti de gazeteler, web siteleri yayımlamadı..
Ya da sevgili Ali Ağabeyimiz gibi, hem akademisyen hem de güreşçi olan değerlerimiz güreşe yönelik, Erzurum’daki güreş ambiyans ve etkinliklerine dair köşe yazısı yazdı da yayımlamadık?
Ya da Sevgili Topaloğlu..
Artık basına ulaşmak klavyenin bir tuşuna dokunmak kadar kolay..
Etkinlikler, lig haberleri, temsilcinin yorumu ya da açıklaması fotoğraflı şekilde internet vasıtasıyla her gazeteye ulaşabilir..
Ama Sayın Topaloğlu da kabul eder ki bu yapılmıyor..
Haliyle baskın spor kültürü haline gelen futbol öne çıkıyor.
Biz Topaloğlu’nun tespitlerine içtenlikle katılıyoruz..
Fakat..
Eğer bu sporu milli benliğimizin bir parçası sayıyorsak, bir farkındalık açılımı yapmak zorundayız hepimiz..
Öncelikle de bu sporun yetkilileri ve ilgilileri..
Önce tanıtım, sonra bir beyin fırtınası..
Sonra mazinin görkemiyle bugünü birleştirerek bir heyecan kasırgası..
Mesela Erzurum’un dünden bugüne güreşte efsane olmuş isimlerinin örnek yaşamları..
Mesela Güreşe gönül vermiş ve destek sunan kuruluşların örnek yaklaşımları..
Mesela Güreşin ifade ettiği mana, insanı taşıyacağı hedef…
Mesela mesela..
Biz basın olarak, ERZURUM olarak her zaman olduğu gibi atasporumuzun emrindeyiz..
Ancak..
Marifet iltifata tabidir..
Bu iltifatın önce Güreşi temsil edenlerden gelmesi lazım..
Biz hazırız…
Siz de bilgilendirmeye, bir güreş rüzgarı estirmeye hazır mısınız Topaloğlu..
Evetse cevabınız, başımız üstüne, gönlümüz üstünesiniz…
Atasporuna emek veren ecdada rahmet niyazı ve bu spora gönül verenlere selam ile…