“Maksat ve gayemize vasıl oluncaya kadar önümüzde bulacağımız her engeli çiğneyerek mutlak ve mutlaka hedefimize ulaşacağız. Hürriyet, şeref ve haysiyetimiz uğruna giriştiğimiz savaşta, kuvvet kaynağımız karşımızdaki cevher ile büyük milletimizin gösterdiği kararlılıktır.” 1957 Dr. Fazıl KÜÇÜK
Adının iklim krizi olarak tanımlandığı günlerden geçiyoruz. Orantısız olarak tanımlanan yağışlardan sonra şimdilerde ise aşırı sıcakların esiri durumundayız. Bu durum susuzlukla birlikte kuraklığı da beraberinde getiriyor. Siyasi alanda da Türkiye’nin AB üyeliği inandırıcı olmayan sözcüklerle yokuşa sürülüyor. Yıllardır benzer oyunlarla Türkiye’nin zamanı çalınıyor. Vilniyus’taki NATO toplantısı sırasında gündeme 7.kez taşınmıştı. Türkiye bir hiç uğruna savaş durumunda olan Rusya ve Ukrayna ile bağlantısı olan tek NATO ülkesi konumundadır. Aynı şekilde ambargo kararlarına da sıcak bakmıyor.
Türkiye’yi alınmış olan kararları uygulamadığı için eleştirenlerin öncelikle Rusya’dan neden doğal gaz aldıklarının da hesabını vermeleri gerekiyor. Gerek Türkiye’nin gerekse Rusya’nın birbirlerini dışlama hakları yoktur. Her iki ülkenin de Avrupa ülkesi olduğu gerçeği yadsınamaz. Amerika ile AB ülkelerinin gazı ile alınan kararla Zelenski’nin Rusya’yı çökerteceği yaklaşımı son derece yanlıştır. Bu nedenle her iki ülkenin aralarındaki dini ve siyasi sorunlarını çözmek için çaba harcamaları da dünya barışı için yaşamsal önemdedir.
Rum saldırılarının başladığı günlerde BM Genel Yazmanı olan U Thant yaşanan çatışmaların durdurulması için adada BM Barış Gücü’nü görevlendiriliyordu. Sıklıkla yineliyoruz 04 Mart 1964 tarih ve 186 sayılı kararın yeniden gözden geçirilerek güncellenmesi gerekiyor. Aksi halde yarım asrı aşan süredir konuştuğumuz Kıbrıs uyuşmazlığının çözümünün nasıl olacağını tartışır dururuz. Adada görevlendirilen adı geçen gücün görev süreleri önceleri kısa süreli olarak uzatılıyordu. Bu süre bir süre sonra 6’şar aylık devrelerle uzatılırken Bay Antonio Guterres tarafından bir yıla uzatıldı.
Bu güç göreve başlarken dönemin genel yazmanı U Thant’n Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluş Antlaşmalarını görmezden gelerek uyuşmazlığı çözdüğü savı ile kendisinin başarılı olduğunu düşünerek görevinden ayrılmıştır. Guterres’e gelene dek bu görevi üstlenenler de kes kopyala yapıştır yöntemini uyguladıkları için bu günlere gelinmiştir.
Geldiğimiz noktada kes kopyala yapıştır yönteminin çözüm konusunda kullanım süresi dolduğundan yürürlükten kaldırılması gerektiğine dikkati çekmek gerekiyor. Adada bulunacak çözüm konusunda tarafların görüşlerinin kemikleştiği biliniyor. Yapılacak olası bir antlaşma Kıbrıs Türklerini 1960 yılı öncesindeki duruma götüreceği için bu antlaşmanın da ömrünün kısa olacağı biliniyor. Türklerin egemen eşitliğine dayanacak bir çözüm konusunda kolların sıvanarak çalışmalara başlanılması gerekmektedir.
Bizlerin de kabul edilmesini istediğimiz egemen devlet modelinin kabulü için çalışmalarımıza ivme kazandırmamız gerekiyor mu ne…
SEVGİ ile kalınız…