İnsanı, kent kimliği, tarihi ve coğrafi üstünlükleri ile bünyesinde yüksek potansiyeller barındıran bir markadır Erzurum. Potansiyelleri ve dinamikleri ile markalaşan Erzurum, gücünü iş hayatına da taşımak, söz sahibi olmak ve bu alanda zenginleşmek durumundadır. Sizlerden biriyim. Pazarlama ve marka yönetimi uzmanı olarak eğitimlerim ve deneyimlerim sonucunda işlerinizde ve yaşamlarınızda olumlu fark oluşturacak rafine fikirleri sizlerle paylaşacağım.
Erzurum ‘un üretim ve hizmet alanlarında hak ettiği konumda olmadığı düşüncesinden hareket ile yeni dünya düzeni, çağdaş iş yapma usülleri, markalaşma, güncel pazarlama uygulamalarından bahisle, sektör farkı gözetmeksizin hizmet kalitesini artırmak ve rekabet gücünü oluşturmaya katkıda bulunmak arzusundayım.
Küresel ekonomide yaşanan değişim, pazar yapılanmaları, tüketici beklentileri ve rekabet koşulları, değişim- dönüşüm olgusunu bir zorunluluk olarak ön plana çıkartmaktadır. Yenilik düşüncesi ve mevcut işlerimize değer kazandırmak, yönetim şekli, çalışanlar, iş görme usulleri ve süreçleri arasındaki etkileşimin doğal sonucu olarak ortak değerler ve amaç birliği sayesinde mümkün olacaktır. En küçük işletmeden, devasa sanayi tesislerine kadar günümüzde geçerli olan düşünce ve eylem şekli budur.
Daha fazla kazanmak, İşinizi büyütmek, ürün ve hizmetlerinizin tercih edilmesi, pazar ve müşteri payınızı artırmak öyle tahmin ediyorum ki esnaftan sanayiciye kadar işletme sahibi olan her kesimin ortak paydasıdır. Değişim olgusu ve dinamikleri bireysel veya kurumsal ölçekte iş yapan işletmelerin bilgi seviyesinde artış gerçeğini zorunlu kılmaktadır.
İşletme yapıları ve sunulan ürün - hizmetlerin birbirine benzemeye başladığı günümüzde verimlilik, satış ve karlılık azalmakta ve gelecekte iş ve işletmeyi yaşatmak zorlaşmaktadır. Küresel ve bölgesel rekabetin yoğunlaştığı günümüzde ticari açıdan kriz diye tanımlanan dönemsel iniş ve çıkışlar, günümüzde iş hayatının rutin parçası haline gelmiş durumdadır. Hangi ölçekte olursa olsun işletmelerden;
“işler iyi gitmiyor”
“Siftahsız kapattık”
“kazanamıyoruz”
“yakında batarız”
“kazanan kazanıyor, biz neden beceremiyoruz?”
tarzında serzenişlerini sıkça duyar olduk. Bunların hepsi doğru ve haklı gerçekler. Ancak; asıl gerçek farklı. Toplum önceki dönemlere nazaran daha fazla miktarda, daha çok çeşitlilikte tüketiyor, Daha fazla harcamak için borçlanma da dahil yeni para kaynaklarına yöneliyor ve borçlanıyor. Artan tüketim davranışlarına rağmen işler iyi gitmiyor, pazar ve müşteri payında azalma oluyorsa sorun işe bakış açısı ve modern gereklerin yerine getirilme noktasındaki eksikliklerdir.
Değişim önce zihniyetlerde başlamalı. Alışkanlıklar, değiştirilmesi zor olan davranışlardır, çünkü kendimize mal ettiğimiz duygularımızla bütünleşmiş ve bir birini tetikler durumdadır. Hal böyle olunca kainatın sürekli değiştiği ve yenilendiği gerçeği ile bizler de alışkanlıklar ve duygularımızı, hedeflerimiz doğrultusunda şekillendirerek değiştirmek zorundayız. Zira hiç kimsenin amacı iş yaparken, para, itibar ve zaman kaybetmek olamaz.
Sanayileşme, ulaşım kalitesi ve çeşitliğindeki artış, üretim artışı gibi olgular bölgesel sınırları aşarak herhangi bir işletmenin herhangi bir bölgede iş yapmasını mümkün kılmaktadır. Birde bu işletmeler bilgi yoğunluklu ve değişim odaklı ve müşteri merkezli hareket ediyorsa, yerel işletme ve markaların müşterilerini, karlarını ve pazarlarını kaybetmesi kaçınılmaz bir sondur. Bilim adamı Einstein’ın dediği gibi aynı şeyleri yapıp farklı sonuçlar alamazsınız. Gerekler, gerçeklerimiz olmayabilir ancak daha iyi olmasını istediğimiz şeyler için doğru ve geçerli olanları yapmak gerek.
Atadan kalma ticari yöntemler, klasik iş ortamları ve müşteriye bakış açısı günümüzde geçerliklerini kaybetmiştir. Dünya giderek artan bir hızda değişiyor ve paralelinde vazgeçmeyi ve yeni seçimleri zorunlu kılıyor. Ürünler-hizmetler hızla kopyalanıyor akşamdan sabaha yeni iş yapma şekilleri ve iş modelleri ortaya çıkıyor. Bu gün yaptığımız yenilikler, yarının yeni standardını oluşturuyor.
Hz. Mevlana’nın deyişi ile “Dün dünde kaldı cancağızım, bugün yeni şeyler söylemek lazım.”
İşletmelerde yaşanan gerilim ve sıkıntılar o işletmenin değişim eşiğinde olduğunun belirtileridir. Sancının büyüklüğü ise aciliyetin derecesidir. İşletmelerin, gerçek müşterinin kendileri olduğunu anlaması ve markalaşmanın değerini anlaması temennisi ile sağlıcakla kalın.
Bir sonraki konu: Marka ve sırları.
iBRAHİM GÜLER 11 Ocak 2014 Cumartesi 19:12
|
mehmet 10 Ocak 2014 Cuma 11:26
|
Mami 8 Ocak 2014 Çarşamba 20:05
|