MENÜ
Erzurum 17°
Erzurum Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Marka ve Sırları
Hakan Yönden
YAZARLAR
12 Ocak 2014 Pazar

Marka ve Sırları

Ekonomik alanda günün dünü arattığı bir dönemden geçiyoruz. Satışlar azalıyor, kar marjları daralıyor,  umutlu beklentiler yerini puslu ve karanlık gelecek öngörülerine bırakıyor. Yaşanan olumsuzlukları kaynağını değiştirme kudretimizin olmadığı siyasi gündemlere, finansal çalkantılara bağlayarak ne yapmalı ve nasıl yapmalıyız şeklindeki sualleri her ortamda sohbet sermayesi ederek sonu belirsiz ve git gide derinleşen kendi krizimizi yaşıyoruz.

Konuşmalar öyle bir noktaya geliyor ki, yüksek enflasyon döneminde daha fazla işlem adedi ve daha yüksek kar marjları ile yaptığımız işleri birer anı olarak demli sohbetlere sermaye ederek paylaşıyoruz. Evet, irademiz dışındaki olaylara hükmetme ve yönlendirme yetimiz yok, tevekkül ile kadere ve nasibimize razı olmak zorundayız ancak; kolay teslim olmak ve şartların iyileşmesini beklemek bu işin tek doğrusu değil.

Yüksek enflasyonun yaşandığı yıllarda Dünya ekonomisi günümüzdeki kadar küresel, ve yayılımcı değildi. İletişim, ulaşım ve ürün- hizmetlerdeki seçenek bolluğu da günümüzdeki kadar çok ve gelişmiş değildi. 1920’li yıllarda başlayan Fordist dönemin, “arz talebini doğurur” yani ne üretirsen satarsın dönemi bitti. Günümüzde arz, talebini değil talep arzını doğurur oldu. Tüketicinin kral olduğu bir dönem başladı anlayacağınız. Sözün özü, işler değişti ve tersine döndü. Satış devri bitti, alış devri başladı.

Ürününüz, hizmetiniz kaygıları gidermiyor, yaşam konforu sunmuyor, keyif vermiyor ve en azından beklenti standartlarını karşılamıyorsa almazlar. Unutmayın ki günümüzde alınan, ürün ve hizmetten ziyade eklenmiş değerlerin beklentileri karşılama oranı ve satış vaadlerinin arkasında durulmasıdır.

Nedir yeterli olmayan? Marka. Evet yanlış duymadınız. Sattığınız ürün ve hizmeti binlerce üreten ve satan firma var.

Tüketiciler;

Neden sizden satın alsınlar ?

Neden siz tercih edilesiniz?

Neden sizi tavsiye etsinler?

Neden tekrar tekrar alsınlar?

Eminim ki bu sorulara az veya çok verecek cevaplarınız vardır. Ancak şuna dikkat etmeli cevaplar sizin değil tüketici bakış açısı ile cevaplanmalı. Şunu samimiyetle belirtmeliyim ki cevaplarınız pozitif ve reel dahi olsa rakiplerinizle benzerlik gösteriyorsa yine satamazsınız. Çünkü;Farklı olan kazanır, onun ürünü veya hizmeti alınır.

Marka, bir isim ve logonun ötesinde hizmeti veren ve alan tarafları aynı duygularla, karşılıklı beklentilerle buluşturan, kaygıları yok eden mutluluk ve huzur sağlayan değerlerin toplamı olan bir yönetim sistemidir. Günümüzün yükselen ticari değeri konumundadır. Bu eksende pazarlamanın da odağını ürün ve hizmetlerden marka üretimine ve sürdürülebilirliğine kaydırdığı muhakkaktır. Marka işletme açısından tüketici kitleyi müşteriye dönüştürme kapasitesi, tercih edilme sebebi ve geleceğin teminatıdır.

Bu noktadan hareketle iş yapmaktan ve kazanmaktan amacınız birinci derecede para olursa büyük riskler alıyorsunuz, yok eğer gönülleri kazanmak ise doğru yoldasınız demektir.  Unutmayın ki günümüzün en kıt kaynağı müşteri. Büyük sermayeler ile iş yapmaya başlayabilirsiniz, albenili ürünler, göz alıcı ortamlar oluşturabilirsiniz. Eğer finansal sermayenizi ve kendinizi sosyal sermayenin ve iletişim usüllerinin gerekleri üzerinde görüyor, işinizin kölesi değil de patronu olarak görüyorsanız geçmiş olsun. Sizi temin ederim ki işyerinizin tabelası rakip firmalara hizmet ediyor. Tabiatın kanunları burada da kendini gösteriyor ve her boşluk dolduruluyor. Acı ama gerçek.

Bir anlamda haklısınız. İş yapma yöntemlerindeki değişimi takip etmek, özümsemek, uygulamak ve değişimin hızına ayak uydurmak kolay değil. Unutulmamalı ki artık ticaret ve kazanmak da kolay değil.  Markalaşma ve marka yönetimini gerçekleştirmek burada bahsettiğim kadar kolay değil büyük işletmeler bu fonksiyon için departmanlar kuruyor, ciddi bütçeler ayırıyor ve iş modelleri geliştiriyorlar. Çünkü; yarın da var olmak ve kazanmak istiyorlar. Bu bakış açısı, ister bakkaliye, ister holding ölçeğinde işletme olsun günümüzün olmazsa olmazıdır.

Unutmamalı ki bugün ihtiyacını duyduğumuz şey samimiyet, güven, kalite ve yaşantımızda muhatap olmak istediklerimizin anlamlı olması. Anlam, göreceli de olsa anlamsızlık yığını içerisinde algılarımıza karşılık gelen bir değer ve olgu. O halde marka, taşıdığı değerler ve ifade ettiği anlam ile bir dosttur.

Şu bir gerçek ki fırsatın kazası olmaz. Bakmak yerine görmeli ve gereklerini yerine getirmeliyiz. Kasaba kurnazlığı, uyanıklık, alavere dalavere günümüzde prim yapmıyor veya bir seferliğine işe yarıyor. Ya sonra?. Tüketiciyi kazanmalı müşteriye dönüştürmeliyiz, onu sürekli görüşmeyi arzu ettiğimiz bir arkadaş olarak görebilmeli yaşantısına değer ve anlam katmalıyız.  İşte o zaman marka olmaya başlamışsınız demektir.

Marka yükselen bir değer ve sizlerle bu konuda yeni paylaşımlarda bulunacağım. Üç-beş satırda ifade edilemeyecek kadar da derin bir konu. Ancak burada yer alanlar kıssadan hisse misali farkındalık oluşturma adına. Tüm dünyanın takdirini toplamış, gönüllerde müstesna bir yere oturmuş ulvi amaçları, ruh ve insan güzelliğini “Dadaş” ile markalaştırmış, siz değerli hemşehrilerim haydi iş başına. Rahatlık tuzağına kapılmayalım, özgün olalım. Farklılığınızı ölçtüğünüz an kazanmaya başlayacağınız andır. Şu andan tezi yok şapkamızı önümüze koyup öz eleştirimizi yapalım. Kendimiz için değil müşterilerimiz için iyi olanı tasarlayalım ve sunalım.

İlk başarımızın başarısızlık korkusunu yenmek olduğunu, başarısızlıkların neleri yapmamamız gerektiği konusunda öğretiler ve deneyimler olduğunu, onların üzerinde yükselebileceğimizi unutmayalım. İş yapmak ve sürekliliğini sağlamak bir yönü ile evlilik gibidir. Öyle ki;   İş ortamındaki Zorluklar, ham olanı olgunlaştırır, olgun olana ise kendini kanıtlama fırsatı sunar.

Bol ve bereketli kazançlar temennisi ile sağlıcakla kalın.

Bir sonraki konu: Müşteriyi Tanıyor musunuz?

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 ilker işbilen
 15 Ocak 2014 Çarşamba 22:39
Hakan bey açıkcası markanın bu kadar õnemli bir konu olduğunu bilmiyordum. İnanın yazilarınızı tekrar tekrar okuyorum. Daha farklı bir gözle bakmaya başladım yeni yazıyı merakla bekliyoruz
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2024 Erzurum Gazetesi