İnsana ait bir duygu...
Aynı zaman da çok da mübarek bir duygu...
Öyle olmasa...
“Allah korkusundan ağlayan Cehenneme girmez” denir miydi?...
Ve yine öyle olmasa, “Allah korkusundan ürperip tüyleri kalkanın ağaçtan yaprak dökülür gibi günahları dökülür” denmezdi...
***
“İnsan, sevdiğinden korkar, fakat korktuğunu sevemez” demişler...
İstisnası...
Allah korkusu...
İnsan Allah’tan korkar...
Zira...
Sever...
***
Korkunun mübarek tarafı ilahi olanı...
Beşeri korkular ise tam tersi...
İnsana dünyayı zindan eder...
O’nun için...
İyiliklerin en büyüklerinden birisi de “korku içinde yaşayan bir kimseyi emniyete kavuşturmaktır”
Bu arada korkuya ait çok yerinde bir tespiti de kayda geçelim...
Feylesoflar “etrafa korku salanın kendisi de korkuyordur” demişler...
Bunun altındaki espriyi de bir başka düşünür izah etmiş...
“Hakk'dan korkan, halktan korkmamalı, işini düzgün yapanın içi de düzgün olur”
***
Biz yine Korku’nun mübarek kısmına dönelim isterseniz...
“Hikmet ve ilmin başı Allah korkusudur” diyen Allah Rasulü’nün tarif ettiği korkuya...
Bunun dışındaki korku için söylenecek tek şey:
“Korkacağımız tek şeyin, korkunun kendisi” olduğu gerçeği.
Öyle ki...
Korku içinde yaşayan asla hür değildir.
Bu yüzden de zaten...
“Korkaklar hiçbir zaman zafer anıtları dikmemişlerdir”
***
Gelin bu bahsi W. Shakespeare’ın korkuya dair enfes tespitleriyle bitirelim...
“ İnsanların çoğu kaybetmekten korktuğu için sevmekten korkuyor.
Sevilmekten korkuyor, kendisini sevilmeye layık görmediği için.
Düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için.
Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için.
Duygularını ifade etmekten korkuyor, reddedilmekten korktuğu için.
Yaşlanmaktan korkuyor, gençliğin kıymetini bilmediği için.
Unutulmaktan korkuyor, dünyaya bir şey vermediği için.
Ve ölmekten korkuyor aslında yaşamayı bilmediği için.”