Sen Sancağı Ben Davulu
10/12/2004
Terörist kurşunlarıyla şehit düşen komiser yardımcısının cenaze töreninde, şehit anası bir yandan ağlıyor , bir yandan da kendisini görüntülemeye çalışan yazılı ve görsel basın mensuplarını ikaz ediyordu: "Çekmeyin yavrum, bizim acılı halimizi göstererek, kahbeleri sevindirmeyin."
Siyasette, ticarette, sanatta da kahpeler vardır.
Ticaretini, sanatını ve siyasetini kahbeler için yapanlar vardır.
Millet ağlarken, onlar güler; millet eziyet içindeyken onlar bunu paylaşmak yerine kahbeleri sevindirmeyi yeğlerler çoğu kez.
Oysa kahbeleri sevindirmemek gerektir.
Roman yazar bir adam, ülkenin güzelliklerini, evrensel değerlerini, zenginliklerini tanıtmak yerine; farklılıkları ayrılığa dönüştüren bir olay icad eder, kaleme sarılır. Kahbeler sevinir, millet üzülür.
Resim yapar bir adam, memleketinin iç açıcı manzaralarını tablolaştırmak yerine, kahbelere malzeme olacakları tercih eder.
Kahbeler sevinir, millet üzülür.
Flim yapar bir adam, milletin birlik ve bütünlüğünü parçalayıcı ne kadar unsur varsa toplar, milletin müşterek değerlerine aykırı ne kadar malzeme varsa kullanır.
Kahbeler sevinir, millet üzülür.
Müzik yapar bir adam, milletin sesini, zevkini reddeden ne kadar nota varsa döküp döküştürür. Milletin kıymet hükümlerine isyan üstüne isyan eder. Milleti paramparça görmek şeklindeki isteğini naralarla ifade eder. İşi isyandır adamın, müziği ise protest adıyla yaldızlı olarak takdim edilir.
Kahbeler sevinir, millet üzülür.
Siyaset yapar bir adam, halkının çektiği yokluk ve sıkıntıları gidermek için gayret sarfetmek yerine, onları devşirip, Avrupa'ya, Amerika'ya takdim eder. Milletini, parlementosunu yabancı mahkemelere şikayet eder. Ülkesinin gelişmişliğinden söz etmek yerine geri kalmışlığını takdim için özel çabalar gösterir. Başka ülkelere kredi açan bir ülke istemez o; yetmiş sente muhtaç bir Türkiye'nin özlemini çeker hep.
Kahbeler sevinir, millet üzülür.
Yazılı ve görsel basının elemanıdır bir adam; ülkeyi kötü gösterecek ne kadar haber varsa toplar, ne kadar manzara varsa fotoğraflaştırır yahut kamerasına zapteder. Adamın köpeği ısırması haberciliği adına, millet düşmanlarını sevince garkedecek her türlü olayı takdimde beis görmez.
Kahbeler sevinir, millet üzülür.
Ticaret yapar bir adam, her zaman ithalatçıdır; üretmeyi sevmez, istihdam oluşturmayı istemez. Hazırı pazarlamak kolaycılığındadır. Yerliyi kötüler, yabancıyı metheder. Halk gibi yaşamaz, halk gibi düşünmez, halk gibi hissetmez. Ne ki kalkar, milletin egemenliğini temsil eden kurumu rencide etmeye çalışır.
Kahbeler sevinir, millet üzülür.
Doktorluk yapar bir adam, milletinin kanını yabancılara satar; avukatlık yapar bir adam, kendi hukuk sistemini ellere şikayet eder; öğretmenlik yapar bir adam, öğrencilerine milletini sevdirmek yerine, Avrupalı'ya özendirmeye uğraşır; din bilginliği yapar bir adam, onbir asırdır milletine ilham kaynaklığı eden inanç sistemini tahrife yönelir, samimi inanç sahiplerinin ibadetlerini bozmaya çalışır, milli kıymet telakkilerini başka inanç sistemleriyle değerlendirir, meşhur olmak uğruna aykırılıklara fetva verir...
Kahbeler sevinir, millet üzülür.
Kendimizi kandırmayalım. Bu millet, Fransızlara kapitülasyon hakkı tanıyarak milletin kaynkalarını israf ettiği için Kanuni'yi; Osmanlı tarafından en üst makamlara getirildiği halde, Ali Mithat kurma özlemi içinde olan Mithat Paşayı hiç sevmemiştir. Mustafa Reşit'i de, Üç Ali'yi de.. Hele, işgal edilmiş, bölünüp parçalanmış bir ülkede Türkiye Cumhuriyeti mucizesini gerçekleştiren Atatürk'ü ve onun önderlik ettiği değerleri arkadan vurmaya çalışan Çerkez Ethem'i hiç mi hiç sevmemiştir.
Şu icad edilen ekonomik krizi, Türkiye'nin yabancılara el açması biçimine getirenler; Avrupa'nın, Amerika'nın kendi çıkarları için yaptıkları dayatmaları çare diye belletenler; Tarhuncu Ahmet Paşa'lığa özenenler, bu milletin asla gönlüne girmeyeceklerdir.
Türkiye Büyük Millet Meclisine karar almasını beklemek yerine, dışardan gelen dayatmaları kabul ettirmek peşinde olanlar; milletin ifadesi olan Meclis yerine yabancı ekonomik kuruluşlara danışmayı yeğleyenler de aynı muameleyi göreceklerdir bu milletten.
Kahbeleri sevindirenlerin, arı, hayası, vakarı ve haysiyeti yoktur. Kahbe olanlar gibi onları sevindirenler de hilekardır, dönektir, kalleştir.
Onlar kol kırılır yen içinde hakikatini, kolun el içinde kırılmasına kurban ederler. Ne zaman ki, bu milletin evlatları utanmazlar kadar cesur olur; ne zaman ki bu milletin fertleri kendi büyüklüğünü bilir ve inanır ve ne zaman ki ithal değerler yerine milli olanlar tercih ve ilgi görür; o vakit kahbeler üzülür, millet sevinir. Zaman, kahbeleri sevindirmemek zamanıdır.