Abdurrezzak ilmi Efendi; Erzurum’da dünyaya teşrif etmiştir. Şeyh Seyyid büyük âlim, şair, Erzurum Nakibül eşrafı Gedayizade Mehmet Efendi’nin oğlu, Ömer Nasuhi Bilmen Hoca Efendi’nin amcasıdır. Osmanzade Hüseyin Vassaf, Sefin-i Evliya (C.2, s, 292) adlı eserinde İlmi Efendi’den bahs ederken; 1842 senesi nihayetine doğru Erzurum’da dünyaya geldi. Keramet sahibi olan Pederi, Erzurum Nakibü’l-eşrafı olup sadatı kiramdan Şeyh Gedayi-zade Muhammed Efendi’dir. Onun pederi Nakibü’l-eşraf Şeyh Seyyid el-Hac Muhammed Efendi b. Seyyid Musa Çelebi b. Seyyid Halil b. Seyyid Muhammed b. Seyyid Salim b.Seyyid Selahaddin b. Seyyid Kasım b. Seyyid Muhammed Efendi b. Şeyh Seyyid İbrahim olup, İmama Zeynelabidin hazretlerine ulaşmış olduğu, Abdurrezzak Efendi’de bulunan silsilename’den anlaşılmıştır.
Abdurrezzak Efendi’nin tahsil zamanı geldiğinde ilk başta ağabeyisi Muhammed Efendi’den (Ömer Nasuhi Bilmen Hoca Efendi’nin babası) başlayıp İzhar’a kadar okumuş, on dört yaşında iken Pederleri Muhammed Efendi’nin feyizli ilminden nasiplenmiş kılasik medrese tahsilini tamamlayarak icazet almaya Muaffak olmuştur. Mesnevi-i şeriften de me’züniyyet almıştır. On sene sonra (1865) de Pederleri merhum olduğunda yirmi dört yaşında idi. Tahsilini daha ileri götürmek sevdasıyla Erzurum’un büyük ulemalarından, İbrahim Paşa Medresesi müderrisi Solakzade Ahmet Efendi’den yüksek ilim tahsil ederek tekrar icazet aldı.
Solakzade Ahmet Efendi çok muhterem bir üstat idi. Onun duasına da mazhar olarak Erzurum’da Ahmediye Medresesinde müderris olarak göreve başladı. Sofilik yolunda isteği fazla olduğundan, mürşid-i kâmil arayışındaydı. 1864 senesinde Nakşibendî şeyhlerinden Trabzonlu Şeyh Hakkı Efendi Erzurum’a gelip, Abdurrezzak Efendi’nin Pederi Muhammed Efendiye misafir olmuşlardı. Abdurrezzak Efendi onun her halini izlediğinde aradığı mürşidi kâmil olduğuna kanaatle ona intisap etmiştir. Az vakitte ikisi arasında esrar zuhüra gelmiştir. Şeyhinin hizmetine büyük bir muhabbetle sarılarak rızasını, duasını almıştır. Dersinde bulunanlar onun feyizli ruhaniyesinden faydalanmağa başlamışlardır. Bir sene sonra Tarikat hilafeti almış ve şeyhinin vefatına kadar, yirmi üç sene onun güzel nazarı ve terbiyesi altında yaşamıştır.
Yüksek ilminden dolayı “İlmi” mahlasıyla anılır olmuşlardır. Hatt-ı celiden icazet alıp hattalar zümresine dâhil olmuştur. Orta boylu, az kır sakallı, zayıf bünyeli, yeşil sarıklı, sevimli, zarif, nazik bir zatı yüce kişi idi.
Erzurum’da pederinin vefatından sonra Nakibül-eşraf olmuştu. Tefsir ilminde ileri düzeye sahib idi. Ruhu’l-Beyan’ı elinden bırakmaz, onu birkaç defa okutmağa Muaffak olmuştu. Erzurum’da ikamet eder, üç-dört senede bir defa, Ramazanı şerifte İstanbul’a gelirlerdi. Bir zamanlar Kocamustafapaşa’da, Hz. Sünbül’de ve sonraları Beyazit Camii şerifinde Mesnevi-i şerif okutmuşlardır.
Bir zamanlar Hz. Sünbül’de kaldıklarında Hz. Pir’in işaretiyle kendisine tahsis olunan bir hücrede altı sene kalarak Nefsin arzuları ve dünya nimetlerinden çekinip perhizle yetinme yolunu tutup, Mesnevi-i şerif okutarak vakit geçirmiştir. Ders veriken gözlerini kapar öyle anlatırlardı. İnsan mest olurdu. Gerçek bir derya idi. Güzel hali ve anlatımı ile sözleri çok tesirli olurdu.
Kimseye tarikat hilafeti vermemiştir. “Kendim irşada muhtaçım. Nerde kaldı ki toplumu irşada kalkışayım.” Der, alçak gönüllülük gösterirlerdi. Erzurum’da evleri arif ve ulemanın toplandığı bir mekândı.
Eser sahibi idi. Eserleri; Risale-i Halal ü Haram, Manzeme-i Nüus-ı Seb’a, Müsavat-ı Aded-i Hurufat adlı yazma eserleri ve Divanı vardır. Divanı 1900 yılında basılmıştır.
Lane-i aşkı arar her rüz u şeb
Rahat itmez bir mekânda mürg-i can
Cümle eşya Hakk’ı tevhit itmede
Devr ider zirk ile bu kevn ü mekân
Dide-i dil açılırsa İlmiya
Eyleriz cananı seyran nagehan
------
Âşık ol canana candan can ile cananı bul
Âşık anın bezminin can olmasun şermendesi
Bende olma ehl-i dünyaya zehirdir sohbeti
Can ile erbab-ı aşkın ol gönül efkendesi
Ey gönül erbab-ı cana itme arz-ı ihtiyaç
Bab-ı Hak meftüh iken gayra ne lazım iltica
İhsan-ı Huda bir kuluna olsa eğer yar
Ağyarını yar eyler anın harını gül-zar
Hayatı kalbi olanın mematı oldu hayat
Mematı kalbi olanın hayatı oldu memat
İlmiya ehl-i dilin bendesi ol da şad ol
Hoş gelür sohbet-i ahrar gönülden gönüle
Abdurrezzak İlmi Efendi 6 Mart 1906 tarihinde, Perşembe günü altmış yedi yaşında, ahrete irtihal eyledi. Cenazesi büyük bir kalabalık halk topluluğu ile Büyük Camii şerif haziresine defin edildi. (Ulu cami, üç kümbetler civarı) Bu hazire tarih olmuş!
Ruhu şad makamı cennet olsun.