Yunus Emre ile Gez Mahallesi arasında çalışan minibüsteyiz.
Bir koltuk önde orta yaşlı iki kadın oturuyor..
Biri oldukça dertli..
Diğeri dinliyor.
‘Bizim oğlan razı değil ama, ona kız arıyorum’ diyor dertli görünen kadın..
‘Töreli bir işim olsun da öyle evleneyim ana, diye karşı geliyor’ diye ekliyor..
‘Hiç dinleme’, diyor diğer kadın..’anam Rızık Allahtan.. Evlendir gitsin.’
Dertli kadın bir gerekçe daha ekliyor, ‘ Bacım, kızlar hele evlenmedi, oğlanı da evlendirmesek el aleme ne deriz, hep evde kaldılar, diyecekler..’
Aslında alışık olduğumuz bir diyalog..
Evde kalma korkusu..
Rızık Allah’tandır, gerçeğini yanlış yorumlama..
Evet Rızık Allah’tandır, ama..
Başkasına yük olma acısı hatta rezilliği var..
Başkasının eline bakma..
Başkasına sıkıntı verme..
Kaç işsiz erkek, ya da geliri düşük erkek bunu yaşamıştır, kim bilir kaç?
Doğacak çocuğun rencide olmasını, gururunu yitirmesi hiç hesapta yok.
Evdeki kadının..
Ve çocukları ile eşine normal bir hayat yaşatamayan erkeğin..
Evlensin de nasıl evlenirse evlensin, nasıl olsa Rızık Allahtandır demekle olmuyor..
Bir ekmeği alın teriyle, başkalarına yük ve sıkıntı olmadan kazanmak var..
Sosyal Yardım Dernekleri kapısında birkaç koli yardıma muhtaç olmadan yaşamak var..
İzzetle para kazanmak var..
Ama bunun hesabını tutan yok..
Oğlanın işi yok, evlendir gitsin, rızkı gelir..
Gelir ama nasıl gelir..
Böyle bir evlilikten olan çocuğun geleceği, gururu, haysiyeti nasıl olur..
Erzurum’da bunu düşünen çok ama çok az aile var..
Hem Rızkın Allahtan olduğunu söyleyen, ama beri yandan evliliğin bir kader olduğuna inanmayıp oğlu, kızı evde kalır korkusu yaşayan garip insanlar..
Çoğu işsiz erkek ya da kazancı yüksek olmayan erkek, bekarken izzetiyle yaşar, kimseye dert olmaz, sıkıntı olmaz..
Ama evlenince..
Ondan bir şeyler bekleyen eşi ve çocukları için neler çeker?
İzzet mi kalır, gurur mu?
Gün gelir el açar, gün gelir yalvarır..
Başkalarına sıkıntı olur, yük olur..
Ölüm bir kez olmaz böyleleri için..
Ölüm bir kez olmaz..
Her gün ölür evine, eşine ve çocuklarına gereğince bakamayan erkek..
Her gün ölür..
Biter mi..
Evin çocuğu ezik olur..
Evin hanımı sükut ehramına bürünür..
Dil ile söylenmese de, erkek de, eş de, çocuk da toplum tarafından sınıf üstüne sınıf indirilir..
Aşağılanır..
Şu kredi kartlarına yüklenen erkeklerin hayatının gerisinde çoğunlukla bu vardır..
Tüm bunlar ne için?
Mahalle baskısı mı, aile baskısı mı..
Yoksa..
Erzurumlu annelerin ‘desinler’ hastalığı mı?
Desinler de…
Ne desinler..
Allah korkusu olan anne ve babalar yapar mı, bunu..
Erzurum’da yapar..
Ne erkeğin haysiyeti, ne eş olarak seçilen kadının onuru, ne de doğacak çocuğun toplum içindeki yeri ve gururu önemli değildir onlar için..
Mühim olan..
‘Desinlerdir..’
Ha işin birde işsiz, ya da evde geçindiremeyecek geliri olan erkeklere kızlarını veren anne ve babaların aymazlığı da var..
Meseleleri bir boğazdan kurtulmak mı, yoksa..
Onlar da desinler derdinde..
Kız evde kalmasın..
Hani rızık Allahtandı, hani evlilik kader..
Sadece dilde..Sadece..
İnsanın başkalarına, iyi niyetli, eli açık, cömert ve yardımseverlere yük olmaya ne hakkı var..
O güzel insanlara sıkıntı vermeye ne hakları..
Ama hayat bunu yaptırıyor çoğu kez..
Çaresiz babalara..
Ana, baba zoru, mahalle baskısı ile hazır olmadan evlenmeye mecbur edilmiş erkeklere..
Başkalarının eline bakmaya, başkalarına sıkıntı, eza çektirmeye ve yük olmaya icbar ediyor..
Ne onur kalıyor, ne gurur..
Ne haysiyet, ne vakar..
Sözünün değeri, şahsiyetinin önemi kalmıyor..
Ama..
Bazı ana ve babalar için İmandan önce gelen bir desinler var ya..
Başkaları kendilerine yük olan çocukları için sıkıntı çekeceklermiş..
Kimin umurunda..
Bazen ölüm, emin olun, başkasına yük olmaktan, başka insanlara sıkıntı vermekten daha güzel..
Ama, geride çocuk ve eşinin eline bakan eş olmasa..
Ölüm, onursuzluktan, ölüm gurursuzluktan daha güzel, ama..
Ölüm iyi insanlara sıkıntı vermek ve yük olmaktan evla ama..
Bir alın teri dökmek var, bir de yüzünün suyunu..
Bir eve eli kolu dolu girmek var, bir de yere bakarak..
Bir kendi kazancı ile rızıklanmak var, bir de iyi, güzel ve cömert insanlara sıkıntı vererek..
Bir sadaka vermek, başkalarının sıkıntı ve çaresizliklerini paylaşmak var, bir de sosyal yardım kapılarından yardım beklemek..
Ama Erzurumlu çoğu aile için bunlardan daha önemli bir şey var..
Hatta imandan bile öte..
‘Desinler..’
Ya bunun için evlenmeye icbar edilmiş ve çaresiz bırakılmış erkekler ne desinler..
Allah.. desinler..
Sadece, Allah..