MENÜ
Erzurum 16°
Erzurum Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Derin Siyah…
Cahit Okcu
YAZARLAR
9 Nisan 2018 Pazartesi

Derin Siyah…

Üvey düşüncenin sılası uyku, isteksiz karanlıklar…

Karanlığa üvey düşünce hep böyle yüzümü dökerim. Derin siyahlarda kuşlar ceketimin düğmelerini ilikler.

 Derin siyah, hesabın renginin kaçtığı esrarlı adres. Bütün sırların belalısı… Beyazın tığı, hüznün tebessümde sakladığı hatıra, pembe camların sevişen kara kediler üzerine kırıldığı inzibat ihbarı, esmer yorganlar, esen soluklar.

Derin siyahlar…

 Kapılara numara değil ferman asılmış sokaklar, ya adrese varır ya varmaz!..

Hani var ya, su dudaklarını kuğudan kıskanmaz, kökleri beyne batar beyaz saçların, gülerken geride beşiksiz kundak bırakır ya düşünceler, hele bak kalbinde miyim diyen kadı şarkı çalmaya başlar ya, kiralık efendi konağında unutulan itler havlamaya başlar, kural tanımayan renkler, tırnakları yüz yıllık tuğla yaşında emekli ressam sinek kanadı boyar ya işte; hepsi derin siyahın varoşlarıdır sadece…

Hakikat ki nice seyyahı çatlatmıştır...

Siyah deyince karanlık anlaşılsa da, aslında karanlık en berrak ışıktır...

Kimse karanlığa birkaç cümle yazamadı… Sırtımıza ışık tutup ne varsa çaldılar işte…

Aslında sırtındaki dünyada karanlığı saklamıştık, aslında her yer ışıktı, aslında karanlık olduğu için önümüze yaşadık… Önden gidende bizdik, arkadan çekilende. Uzaktaki de yakındaki de… “Çoook uzaklardan yürüyen biri gibiyim ben.. ” İfadeler hep mecnundu!..  İfade zarfı uzatan postacıya; kim sorar acep, ney nerde Leyla nerede diye soramadı?  Zarfı alan kader dedi, sustu… Mesnevinin sayfalarındaki her kelime bir ‘yakınlık’ ölüsü… Ölen önümüzde, çalınan ardımızda…

Ölüm kader, çalınmak heder…

 Ardında çöp diye kendi süpürülen insan… İnsanın çöpü kendisi… Çalınan bunca yüzyıl, bunca izin süpürgesi yine insan… Sırtındaki elleriyle kendini süpürmekte. Karanlık yıllar… Ne kadar beyaz giyersen giy, av şirin avcı derin …

Oburlar karanlıkta daha iştahla yutar…

Derin yüzenin siyahı artar. Derinde koşanın koşanın nefesi gibi.

İnsanın içinde yaşayan insan yaşayanlardan farklıdır. Renkler kaşağı değil ki, at çaldı diye sorguya çekesin. İçindeki lamba söndürülen bir dünya suçlu siyah. Kadı siyah, yuttuğu hap beyaz!..Böylece, bütün renkler siyaha mecbur ve bütün renkler siyahtan korkar.

Keşke eyvahlarımıza benzemeseydi siyahlarımız…

Keşke fukara yırtık cebinden düşmeseydi… Keşke insanlar karalamalara benzemeseydi,  keşke ahkam sayfalarında akşam olmasaydı…  Yakını anlayamadan uzağa aşık kör, acemi sevabın attan düştüğü komedi!..

 Anlıyor musunuz?

Ödev kağıttan, nefis kordan…

İnsan sonuçta saklandığı yere düşer…

 Yakın akrabadan hafız, amca oğlu anlatmıştır. Hoş… Siyah… Hoş ve siyah arkadaşsa hihayesi dinlenir… Ezber zamanları, ödev kağıttan nefis kordan. Dersini yapmadığı bir gün. Kaçak… Köy hali… Gündüz evin konak odasının dam tarafında saklanmış, geceyi beklemekte… Derken vakit çatar, Konak odasında yatsı namazı, çay şu bu faslı derken konuklar dağılır, bizimki damdan konuk yerine çıkar. Uyku zamanıdır. Her gizlendiğinde uzandığı döşeme minderlerinde değil de bu sefer musandıraya çıkar. (Musandıra yaslanma duvarı aynı zamanda ahırla mahat arasında korkuluk görevi görür.) Derken uyku, siyahların sarhoşluğu şu bu derken, yine döşemede yattığını zanneder ve musandıraya çıkmaya çalışır. Çıkar ama olan olur!.. Daha ilk gayretinde direkt atların önüne düşer… Hal bu… Rahat tamahıyla gelen huzur, düşen baş…  

İnsan sonuçta saklandığı yere düşer dedim ya, insanlar gece hep aynı torbaya düşsün diye, güneşi hep aynı yere saklarlar …

Vesselam!..

Siyahın silahı göz değil şuurdur. İstidat şuurun ön hazırlığıdır. Uyku vücuda sığmıyorsa, vücut uykuya sokulur. Tıka basa!.. Sığıntı hayatı budur… Ekmeğinin arasına kendini saklayanla, koyduğu yerde ekmeğini bulamayan bunca ahkam ve hayat bana bunu öğretti...  Asansörünü kendi çeken elle, asansör yapılan el bu cümleden.

Ya da amel ile fiilin farkını çakmamış insanların adamlığı!..

Uyuyun diye avuçlarıyla karanlık döken bilmez ki, derin siyahın rengi yoktur…

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 vahdet nafiz aksu
 16 Nisan 2018 Pazartesi 11:06
derin yazı...
 Gürhan ÖZORHAN
 12 Nisan 2018 Perşembe 11:56
Okyanusun derin sularında başını kaldırdığında, ak kağıda düşenleri Yunus diliyle anlatmanızı saz telleri kırık ozanlar anlamaz ki.Selam ile.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2024 Erzurum Gazetesi