“Kendi ciğerimizi kendi yağımızla kavurduk… Bütün sıkıntılarımızı kendi gücümüzü, aklımızı kullanarak ortadan kaldırmaya çalıştık. Bu sebeptendir ki Kıbrıs’ta ENOSİS bayrağı altında yaşayacağımızı kayıtsız şartsız kurulacak idareye biat edeceğimizi zan ve tahayyül edenler, gafletin derinliklerinde rüya gördüklerini şimdiden anlamış olsalar iyi ederler”. 1969 Dr. Fazıl KÜÇÜK
Sovyetler Birliğinin dağılması sonrasında dünya tek kutuplu Amerika’nın güdümündeki küreselleşme olgusu ile tanıştırıldı. Amerikan yönetiminin güdülemesi sonrasında ilk anda inandırıcı olarak kabul edilmiş olsa bile beklenen ve umulan ilgiyi görmedi. Kısa süreli de olsa bazı ülkelerde sistem uygulanır gibi oldu. 2006 yılında kurulan ve ülkelerin isimlerinin baş harfleri ile oluşturulan BRICS ülkeleri tek kutuplu dünyanın sonunu hazırlıyordu.
BRICS (Brezilya-Rusya-Hindistan ve Çin) ülkeleri tarafından son olarak yaptıkları 15. Zirve toplantısında aldıkları kararla yapının güçlendirilmesi için yeni ülkelerin katılmaları için çağrı yapılıyor. Böyle bir girişim yapıyı güçlendirirken tek kutuplu dünyanın da sonu demek olacaktır. Görülen o ki BRICS ülkeleri yeni bir güç olarak varlıklarını ve güçlerini de daha ileri boyutlara taşımış olmaya hazırlanıyorlar.
Diğer yandan AB içindeki kazanın altına atılan odunlar nedeniyle Almanya BMGK üyeliğinin hazırlığını yapıyor. 18 Eylül 1973 tarihinde BM üyeliğine kabulünün 50. Yılına ulaşıldı. Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, BM Sözleşmesinin temel ilkelerinin aşırı daraldığı bir dönemde her zamankinden daha önemlidir diyor.(16 Eylül 2023 Cumhuriyet)
Almanya açısından bakılınca kendinde hak görebilir. Çünkü bazı beklentilerinin gerçekleşmediğini belirtiyor. Kıbrıs uyuşmazlığının çözümü konusunda karşımızdaki Rum Yönetiminin AB üyeliğine alınması çabası içinde olduğunun da unutulmadığını anımsatmak gerekiyor. Demek ki bu tür kurum veya kuruluşların ayak oyunları ile ayakta kalmaya çalışamayacaklarının da bilinmesi gerekiyor.
BM’in Kıbrıs olayına bakışının süreklilik arzu ettiği gibi yanlı tutumundan geri adım atmadığı biliniyor. Ortalıklara atılan çözüm önerilerinin önündeki
takoz olma görevini sürgit ediyor. BM’deki Konsey üyeliği de gerçekleşirse çift başlı olarak duruşunu daha da pekiştirecektir. BM’in Pile-Yiğitler köyleri arasındaki yolun kullanıma açılması konusunda AB’de şiş ve kebap oyununu sergiliyor olmaları çözümsüzlük olarak yıllarca sürgit edecektir. Açılması gereken yol Yeşil Hat olarak da tanımlanıyor. Rum bölgesinde ise benzer işlemler yapılırken BM’nin hiçbir zaman müdahil olmadığını yinelemek gerekiyor.
Bu nedenle Kıbrıs’ta şu anda var olan yapı korunduğu takdirde BM’de bu tür konularla uğraşmayacaktır. Yaşanan bu gelişmelere karşın AB’nin kapılarını Türkiye’ye açmayacağını AP kararı olarak açıklamış bulunuyor. AP Türkiye’ye ilişkin kararında Türkiye’ye üyelik yerine Stratejik Ortaklık öneriyor. Bu konularda kabağın tadının bile alınan bu karardan güzel olduğunun bilinmesi gerekiyor.
Bunlara koşut AP’nun Türkiye Rusya ilişkilerinden duydukları rahatsızlığı öne çıkarıyorlar. İsveç’in NATO üyeliği konusunda bu kararın etkisinin olmadığını da belirtiyorlar.
Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın sonlandırılması için Rusya’nın işgal ettiği bölgelerin Rusya’ya bırakılmasını bir çözüm olarak önerenlerin de bulunuyor olması bir anlamda ‘ver kurtul’ oyunu olduğunu da kaydetmek gerekiyor.
BM’e ilişkin olarak son yapılan tartışmalardan sonra BM’in dünya sorunlarına yeniden katkı verecek konuma getirilmesi için yeniden yapılandırılması gerekiyor mu ne…
SEVGİ ile kalınız…