MENÜ
Erzurum 21°
Erzurum Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Büyülü Yıllar…
Cahit Okcu
YAZARLAR
16 Mayıs 2016 Pazartesi

Büyülü Yıllar…

“… Verdiği sözü tuttu Şeytan. “Dünyada uzun zaman yaşayacaksın” demişti insana.” Servetin nüfustan daha hızlı artıyor olması, taş gagalayanların sayısının artması demek ti… Bu yüzden kaos, huzurluların müebbedinde, günah tenhalarında iki ikiz doğurmuştu. Anarşi ve terör…

En güçlü on yıllar bu tek kafalı ikizlerin gündemleriyle müsveddelere döndü. Bağışıklığını yolsuzluklarla, kayırmacılık ve fermanlarla kaybetmiş nice ülke vardı ki sönüp gitti… Tükürükle sönen volkanlar gibi!..

 Elbet bugün gelire ve sermayeye dayanan bir hiyerarşi kurulmuşsa, ‘öz eyvahlar’ yarınlar kadar uçuk tenli vatanseverlere miras kalacaktı, kaldı...

Anarşi ve terörün yegane doğuş sebebi, nesil irfanının çok cepli siyaset uykusunda çaldırılışı.. Çünkü yeni dünya düzeninde azizler üzüm toplayacak, şeytanlar şarap yapacaktı. Yasa buydu böyle oldu… Dünyayı şeytan yönetiyordu. Artık sanırım, Anka yuvası çınarların dikileceği bağır diyarlar işgaldeydi. Çınar diyarlarına ‘kan emen ihtiras okaliptüsler’ ekildi.. ‘Toprak yürekler’ mendile sarılıp rüyalara saklandı,  yiğitler türbelerinde unutuldu.. Artık ruhunu verene akvaryumu olacağı süs balıkları veriyorlardı. Aklını verene iktidar,  susana, kaçana, tavır koymayana bedava fistan ve ayna veriyorlardı… Alimlere asla adlarını yazmayacakları hatıra kalemi…

“… Dünyayı Şeytan mı yönetiyor?
        Düzeni büyücüler mi bozdu?
        Bu kördüğümü çözecek İskender nerede?...”  
Keçecizade İzzet’in aradığı İskender hasreti için, Urfalı Nabi’ mi cevap verse;

“…Râh-ı adûyu leşker-i eşk ile urmuşuz

     Dest-i sipihri pençe-i âh ile burmuşuz..  (Biz, düşmanın yolunu gözyaşı ordusu ile kesmiş, feleğin bileğini ise âhımızın pençesi ile bükmüşüz)…”

Ancak, artık ne gözyaşının Necip Fazıl’ın ifadesiyle ‘Nuh Tufanı’ olma şansı vardı nede çağ şeytanının (feleğinin) inine ulaşabilecek salih tefekkür. Halen siyonizmin yakıtını verdiği bilmem hangi barış(!)beyazı boyalı katarların ardında, onlar nereye on milyonların oraya sürüklenip durduğu bir dünyadayız. Anlıyorsunuz ya arka teker mevzuu… Bazen Birleşmiş Milletler, bazen Nato, ne farkeder, ad değiştirmiş nazi katarları değil mi sonuçta… Yükünü dökecek en az Ortadoğu büyüklüğünde vadiler arayan nazi katarları… Ve trenlere bakaduran halklar..

Hale şaşanının da,  gülümseyeninin de  tavır koyacak olanının da tek sorusu  kurtuluşun nasılında!..

Nasıl?..

Dişleri dişçi koltuğunda, yumrukları işçi tulumunda unutulan kelime…

Yüz dökerek gülümseyenler, yüz buldukça anıranları anladıkça, sanırım ‘nasıllarda’ cevabını bulacaktır.

Bu demler kimse doğru konuşmuyor, herkes bayramlığını giymiş şen şafağın küflü darıları gibi. Kaygı gamsız, horoz avazsız. Nabızlar soğuk, nabızlarda avlanacağı hissi var turkuaz arıların. Doğru konuşanı güneşten saklıyorlar. Isınamayan insanların soğuk solukları sermaye denen züppe yelpazesine köle. Makam kaygısı, ekmek, soğan kaygısı ne derseniz deyin… Servet ideal ticareti yapmakta. Dikkat ettiniz mi bu vahşi dünya yönetiminin en saklı zaferlerinden biride ülkeler içinde şehir medeniyetleri kurma başarısıdır. Lalapaşa sahanlığında ayakkabı fırçalayan üniversite mezunu genç, yolunun hiç geçmeyeceği,  bilmem hangi milyarlık bulvarın bilmem hangi vitrinindeki plastik mankenden daha mutlu olamadı, asla. Bu fikir garipsendikçe akıl dost bulmakta zorlanacaktır. Yevmiyeye çalışanı aylıkla çalışan anlayamaz elbet. Götürü çalışanı da götürü götüren anlamayacaktır. Şimdi belli merkezlere yığışmış inşa medeniyeti ile övünen beleş avuntular siyaset felsefesi bakımından vatanseverlik olsa da, realitesi için teselliden öte ne anlam ifade edecektir ki?.. Necip Fazıl azabın mimarı insan;

“Allahın on pulunu bekleye dursun on kul; 
Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul..” 

 İmrendirdikleri yerlere nüfusu toplarken, nüfuzuna gurbet kalan diyarlar ne çok değil mi?..     Hiç düşündünüz mü büyük köyler haline gelen şehirlerin servet taşeronları tarafından hangi çıkmazlarda kalakaldığını…

“…Doğru olursan ok gibi yabana atarlar seni

 Eğri olursan yay gibi ellerde tutarlar seni.. laedri ”

Şu siyaset denen şımarık holla, yosma çelik, bağ evi düzenine de  bakın hele. Dün oyun havası zurnası, bugün veremli kız mektubu, yarın ‘yurttan sesler’ adını alacak. Tarihi yönetemeyenlerin  beş handikabı vardır derler; zafer, istibdat, fera, sulh, israf… Bunu herkes adının anlamı kadar düşünsün. Pire kumlukta, kaplumbağa taşlıkta nasıl saklanırsa böyle saklanıyor insanlar. Kimse sözünü saklamasın oysa. Kimsenin gönlü hapishaneye benzemesin oysa.  Düzene yangın merdiveni olmayan veba kulesi yakıştırması yapsın, düzencilere malını beynelminel iktidar cebine stoklamış şam tüccarı yaftası yapıştırsın. Aracıların iktidarı nasıl kemirdiğini haykırsın, darası olmayanların muhalefeti vatan hainliğine kadar vardı, desin… Ne olur korkularıyla yüzleşmenin bedeli… Zaaflara kuğu adayan kader, en fazla kaç kez vurulursun daha, bilmem… Efendi sokaklarında kaldırımlarda yürütmedikleri eski şafaklardan kaç Neyzen kaldı acep. Köşelerde eskiden dilenciler otururdu, şimdilerde rant-koltuk referansörleri (başka kelime bulamadım bu bulamaca). Muhtaç etmek için mağdur ve mahzun edilen şu kuyruklara bakın hele. Görünen ve görünmeyen arz kuyrukları. Kimi gövdesiz, kimi gölgesiz, şahadet parmağı rehinde kalabalıklar. Artık sanırım en yalnızlar bu kalabalıklar olacak.. Çağ bunu yapıyor işte. İnsanlar ha çöpe atılmış ha kuyruklara, ne fark eder. Ne fark eder bank mı ıslaktı, pantolon mu? Sarhoşken ha aya bakmışsın ha güneşe. İki halde de gölgen yerde ve senden daha koyu değil midir?..

Aşağıya bakarken toprağı, yukarı bakarken göğü görmeyen büyülü yıllar böyle işte…

Düzeni hala aracılar kurmakta. Uzun yaşama sözü alan servet yaşadıkça, dost kazandıkça,  bize yine, hep yüreğimizi bayrağa sıkmak kalacak…

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Kenan HALİS
 19 Temmuz 2016 Salı 15:29
Gönlüne sağlık. Rabbim hayınlara fırsat vermesin.
 Murat ÇALMAŞUR
 26 Mayıs 2016 Perşembe 09:52
KALEME SAĞLIK BABA
 Gürhan ÖZORHAN
 18 Mayıs 2016 Çarşamba 02:38
Kadim dostum, ay geceye, güneş gündüze küsmüş!Alaca karanlıkta yol almakta kaplumbağa. Kaleminiz ve yüreğiniz daim olsun dualarımla,Ülküyle esen kalınız.
 ARAGON
 17 Mayıs 2016 Salı 13:22
Kıyılar ölü balıklarla dolu. İnsanların içine bu kadar girmek vebal be sayın Yazar.Sizi ilk kez okudum. Tek kelime, analizler ve felssefe şahane..Ahmet
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2024 Erzurum Gazetesi