MENÜ
Erzurum 19°
Erzurum Gazetesi
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Bir Fantezi…
Cahit Okcu
YAZARLAR
16 Nisan 2018 Pazartesi

Bir Fantezi…

İnsanı genç tutacak teselliler hep yutkundu.

Teselliler aç kaldı, unutuldu, uyutuldu.

Bulduğuyla avunan, konduğuyla salınan, kovduğuyla rahatlayan için dar sokakları olan yüreğin mahpus kalması normaldi. Yalan posta çantası gibiydi. Cüceler pamuk prensesi buldu, uzunlar güneşi boyayacak fırçayı.  

Geceyi çalanlar torbalarına ayı sığdıramadı. Artık odun sobası sıcağında, ‘ uzaaak bir yerlerde bir hakikat vardı..’ Diye, hikayesini anlatır oldu ak yazmalı, ömür ayarlı, yaşlı huzurlar…

Bu güzel di!.. Huzur ne kadar yaşlı fark ettiniz mi? Bir hikayenin efkarında bırakılmış, mezarı gönül olan muazzam meşhur… Huzur…

Şimdi meşhur sahtelerin aya uçurtma teli bağladığı (!!) bir film seyrediyoruz. Hayat  diye… Seyrederek yaşıyoruz, sadece seyrederek… Dilencilerin para konan elleri gibi gözler, kanatları koparılmış arılar gibi vızır vızır koltuklarda…

Ne gündüz geceye ömür, ne gece gündüze ölüm…

Meşhur mutluluklar güneşi küstürünce, perdelerine güneş resmi yapıştırdı. Hoş görünmek için gölgelerini değil aynalarını temizlediler. Sadece aynalara gülümsediler. Güle güle dudakları alıştı, güle güle ağızları açık kaldı. Açık ağızlılar doymak bilmedi sonra. Ne bulduysa yiyenler, artık yanındakine iştahlanmaya başladı.

Çağın yeni hastalığı buydu. Mutluluğa tapınma!.. Mutluluğa tapınma şöhret demekti, servet, imtiyaz demekti sonuçta… Avuçlar emeğin değil alkışın horozuydu artık.

Davul bulamayanların alnını dövdüğü bir deli hengame

Bu yalan sevdası kanı doldurulmuş yumuşak döşekte, ne mecnunu uyku tuttu ne leylayı… Ne yalanı uyku tuttu ne hakikati. Sen buna mutluluğun huzursuzluğu de, ben taklit edilemeyen ruh rengi diyeyim. Bu yüzden tanrıları artırdılar. Tanrıların arttığı kesin. Yalanın kısa kısa kestiği boy boy insan, bir bardak suyun taşırdığı fıratları asla geçemedi. Yalanın ana tanrıça diye boyadığı düzen, bol bol haram tenha siparişi verdi durdu... 

Ve sen bir gün, eyvah tanrılar fahişe çıktı diyeceksen, mutlu olmamayı seçeceksin.

Mutlu firar, gönül müebbedi ve diriliş...

Ve meşhur olmayı seçmeyeceksen, ve imtiyazlı olmayı, ve servet sahibi olmayı, ancak o zaman mutlu olacaksın… Çölde suyu bulacaksın, deryada çölü. Çelişkilerin beyaaaaz  bir vicdanı kadı yapacak. Sen değil mutluluk seni arayacak. Son lokmanı kuşlara ufalayacaksın. Özgürlüğünü karlı dağlardan geri alacaksın. 

Müteffekkkirin namesi, göğü yazacak selvi kollarına akacak ılık ılık…

“.. Fahişe yataklardan kaçtığın günden beri,
     Erimiş ruhlarınız bir derdin potasında.
     Senin gölgeni içmiş, onun gözbebekleri; 
     Onun taşı erimiş, senin kafatasında..”

Sanırım çay kaşığı yine bardağa sığmadı… Uzun yolun kısa serüvenlerimi olurmuş!..

Kısa masallar çocukları uyutur…

Neyse!..

Bir fantezidir deyiverelim gitsin…

 

 

 

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar

   Bu yazı henüz yorumlanmamış...

Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   Künye
Copyright © 2024 Erzurum Gazetesi