Toplumun en küçük nüvesi ailedir…
Toplumsal oluşumun temeli, deyim yerindeyse su basmanıdır..
O olmadan milletleşme süreci mümkün değildir…
İyi olan gelişmeler de, kötü olanı da hep bu kutsal yapıdan neşet eder…
Bu durumu A. Delamartine ne güzel ifade etmiş: Her aile bir tarihtir. Hatta okumasını bilene göre bir destandır.
Aynen öyle…
Emersan’un Aile, kralların bile giremediği bir kaledir sözü de bu anlamı havidir…
Yine Butler “Aile toplumun özüdür. Onu tahribe yönelen her şey toplumun tahribine yönelmiş demektir” diyerek, temeli tahripin bütünü yok etme anlamı taşıdığına işaret ediyor.
O halde…
Sağlam bir toplumsal yapı inşa etmek isteyenler…
Siyasetçiler…
Toplum mühendisleri…
Eğitimciler…
Çareyi yanlış yerlerde aramayınız…
İçimizdeki, hemen yanı başımızdaki kurumlara dönelim…
Ve bir an önce düzenlemeyi buralardan başlatalım…
Montaigne diyor ki: Bir aileyi idare etmek, bir devleti idare etmekten hiç de daha kolay değildir.
Bu söz zihinlerimizi teksif edeceğimiz noktayı yeterince işaret etmiyor mu?
Hele hele…
Efendimizin: Sizin hayırlı olanınız aile efradına hayırlı olanınızdır mübarek buyrukları…
Buna telmihen çok sayıda bilge sözü var…
Birkaçını zikredip, ilgilileri fikretmeye davet edelim:
Charles Dickens, Bir memleketin yükselmesi, ev ve aile muhabbetine bağlıdır derken;
Tolstoy başka bir zaviyeden olaya yaklaşmış…”Bütün mutlu aileler birbirlerine benzerler, her mutsuz ailenin ise kendine özgü bir mutsuzluğu vardır.”
O halde sözün sonunu Joseph Roux getirsin!
Her ailede melekler de bulunur, şeytanlar da.