Biliyorum...
Güçlüsün...
Öyle olmasa ihanete uğramazdın...
Affetme makamında olmazdın...
Öyle ise...
Gücüne güç kat...
Ve...
Affet!
Hem Allah Rasulü ne buyurmuş...
“Affetmek, zaferin zekatıdır”
Affetmek ve unutmak, iyi insanların intikamıdır diyene ne buyrulur...
Ünlü Alman düşünür Goethe bu hali şöylece ifade ediyor: “Hiç kimse, affettiği zaman olduğu kadar yükselemez”
***
Affın da çeşitleri var...
En güzeli ise... “Hasmını ezmeğe müktedir iken yapılandır”
Bu arada unutmadan kayda geçmek lazım...
Aptalı da sık sık affetmemek gerek...
Niye? Zira bu durum...
Onu ahlaksız yapar...
Bu arada bir şeyi daha unutmamak lazım...
Affetme işini yalnızca cesur olanlar bilir...
Korkakların doğasında af diye bir şey olmaz...
***
İntikam alıp da sonunda pişman olmaktansa...
Affedip de pişman olmak daha iyidir.
Yerinde bir tespit değil mi?...
***
Affı rafa kaldırmak hiç mi gerekmez?
Gerekmez mi?
Başkalarını affetmek...
Ama kendini asla affetmemek!
Ölçü bu...
Ölçüsü bu olan için Konfiçyus’un önerisini bilir misiniz peki?
Söyleyelim: “Kendini affetmeyen bir insanın bütün kusurları affedilebilir”
Niçin?
Kendini affetmeyenin hata oranı o nispette düşük olur da ondan...
Af üzerine güzel bir derkenar da Kenan Rifai’den olsun... “Sayısız günahlarımızı affeden Allah'ın bir kulu olarak, neden bir suçu bağışlamayayım”
Ve nihayet Molla camii ile bitirelim... “Suçludan öç almak adalet, onu bağışlamaksa fazilettir”