KÖYDE görevli öğretmenin hanımı, komşuları olan bir hanımla kardeş gibi olur.
Her iki ailenin çocukları da bu sıcak ve yakın dostluktan dolayı karşı tarafa 'teyze' demeye başlar.
Gel zaman git zaman, öğretmenin tayini çıkar.
Bu kez kardeş gibi olan iki teyzenin özlem dolu mektupları birbirine ulaşır.
Aradan yıllar geçer teyzeler birbirini unutmaz ama mektuplar kesilir.
İlkokuldayken hiç görmediği teyzesine mektup yazan Birol Can da bu süreç içinde büyür ve Atatürk Üniversitesine öğretim üyesi olarak atanır.
Bursa'da oturan annesi Hicaziye Can, bir gün oğluna telefon açar.
-Oğlum Gülder teyzenin hasreti var içimde. Bana onu bulursan, çok büyük sevap kazanırsın, der.
Annesinin bir dediğini iki etmeyen Birol Can da hiç yüzünü görmediği, 'teyze' olarak bildiği Gülder ile öğretmen olan eşi Ayhan Çaypınar'ı Konya'da bulur.
Ardından da Birol Can, teyzesiyle tanışmak için Konya'nın yolunu tutar.
Evlerine gider şimdi emekli olan Ayhan öğretmen ve eşiyle tanışır.
Sohbet sırasında teyzesinin beyi olan Ayhan Çaypınar'ın Atatürk Üniversitesi Almanca bölümü mezunu olduğunu öğrenir.
SÜRPRİZ FOTOĞRAF
Bu kez iki Atatürk Üniversiteli olarak sohbet ederler:
- Erzurum'da üniversiteden bir sınıf arkadaşım vardı. Ben de onu çok merak ediyorum.
- İsmini hatırlıyor musunuz?
- Hiç unutur muyum, Yılmaz Özbek arkadaşımı.
- Prof. Dr. Yılmaz Özbek, bir dönem Edebiyat Fakültesinin dekanlığı yaptı, şimdi Almanca Bölümünde öğretim üyesi olarak çalışıyor.
- Öyle mi. çok sevindim. Şimdi sana Yılmaz ve sınıf arkadaşlarımızla tam 41 yıl önce çektirdiğimiz bir fotoğraf göstereceğim. Bak bakalım, tanıyacak mısın?
-İzin verirseniz, bu siyah/ beyaz fotoğrafı büyütüp Yılmaz hocama götürüp hediye etmek istiyorum.
- Elbette memnun olurum. Sen Konya'ya gelmekle sadece annenin gönlünü hoş etmedin. Bana da çok eski arkadaşımla ilgili haberler verdin. Onu görmüş gibi oldum.
Konya'dan Erzurum'a dönen Arkeoloji bölümünden öğretim üyesi Birol Can getirilen tarihi fotoğrafı çerçeveletir ve Yılmaz Özbek'e takdim eder.
Prof. Dr. Yılmaz Özbek kendisinde olmayan fotoğrafı görünce şaşırır.
Ama ilginç hikayeyi dinleyince mutlu olur, arkadaşına telefonla da olsa ulaşır.
Prof. Dr. Özbek, şöyle devam eder:
- Bu fotoğrafı 1972 yılında çekilmiştik. O tarihte kampus içinde birkaç bina vardı. Birol Can, hem annesinin arkadaşını hem de benim arkadaşımı buldu. Dünya gerçekten küçükmüş. Bir taşla iki kuş vurmak buna derler.-------
41 YILLIK FOTOĞRAF: Yılmaz Özbek (ayakta soldan altıncı), emekli Almanca Öğretmeni Ayhan Çaypınar (ayakta soldan sekizinci- gözlüklü)
-------
Yılmaz Özbek, 41 yıllık fotoğrafı getiren Birol Can ile…
-----------