Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Türk Devletleri Teşkilatı Devlet Başkanları Gayrıresmi Zirvesi'nde yaptığı konuşmada, “Orta Koridoru geliştirme konusunda ülkelerimizce yapılacak çalışmalar, hem iş birliğimizi güçlendirecek hem de Türk Dünyasının küresel rolünü ortaya koyacaktır” dedi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in ev sahipliğinde Şuşa şehrinde “Ulaştırma Bağlantısı ve İklim Hareketi ile Sürdürülebilir Bir Gelecek İnşa Etmek” temasıyla düzenlenen Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Devlet Başkanları Gayrıresmi Zirvesi'ne katıldı. Yılmaz'a Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu da eşlik etti.
“Türk Devletleri Teşkilatı'nın geldiği iş birliği düzeyinden hepimiz gurur duyuyoruz”
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz konuşmasına, Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın selamlarını ileterek başladı. Karabağ'ın incisi Şuşa'da bulunmaktan büyük mutluluk duyduğunu belirten Yılmaz, “Türkiye Yüzyılı vizyonumuz çerçevesinde yürüttüğümüz dış politikamızın esaslarından biri, ülkemizin ötesinde Türk Dünyasında da barış, refah ve güvenliğe katkı sunmaktır. Günümüzdeki küresel sınamalar karşısında en güçlü dayanağımız, Türk Dünyasının birlik ve beraberliğidir. Türk Devletleri Teşkilatı, bu birlik ve beraberliğin en somut tezahürüdür. Büyük çabalarla gerçekleştirdiğimiz atılımlar sayesinde aile meclisimiz Türk Devletleri Teşkilatı'nın geldiği iş birliği düzeyinden hepimizi gurur duyuyoruz. Dünyanın ekonomi ağırlık merkezlerinin değiştiği ve coğrafyamızın öneminin giderek arttığı bir dönemde Türk Dünyası olarak ülkelerimiz arasındaki bağları daha da güçlendireceğimize inanıyorum” dedi.
“Çalışmalarımızı birer birer hayata geçireceğiz”
Türk Yatırım Fonu'nun Türk Dünyasının ekonomik ve ticari kalkınmasına önemli katkı sağlayacağına yürekten inandığını söyleyen Yılmaz, “Macaristan'ın da fona üye olmak için başvuruda bulunmasından memnuniyet duyduğumuzu ifade etmek istiyorum. Umuyoruz ki geçtiğimiz yıl Ankara'da kurulmasına karar verdiğiniz Sivil Koruma Mekanizması başta olmak üzere müzakerelerini sürdürdüğümüz çalışmalarımızı birer birer hayata geçireceğiz. Bu çalışmalarımızın süratli bir şekilde takip edilebilmesi için Sekretaryamızın güçlendirilmesinin öncelikli bir mesele olduğuna inanıyoruz. Bu doğrultuda atılan tüm adımları destekleyeceğiz” diye konuştu.
“Güney Kafkasya'da kalıcı barış ve istikrarın tesisi, küresel güvenlik ve bağlantısallık bakımından da büyük önem taşımaktadır”
Şuşa'da 15 Haziran 2021'de Türkiye ve Azerbaycan arasındaki eşsiz ilişkileri taçlandıran Şuşa Beyannamesi'nin imzalandığını belirten Yılmaz, “8 Kasım 2020 tarihinde Şuşa'nın işgalden kurtarılmasıyla Azerbaycan'ın 44 Günlük Vatan Muharebesi'ndeki zaferi de resmi olarak ilan edilmişti. Aradan geçen sürede kurtarılan olan tüm bölgelerde olduğu gibi Şuşa'daki kalkınma ve gelişime gururla şahit oluyoruz. Biz başından beri bu zaferi, sadece işgalin sonu değil, Güney Kafkasya'da barış, istikrar ve refah yolunda tarihi bir fırsat penceresinin açılışı olarak gördük. Bu çerçevede müzakereleri büyük emek ve titizlikle yürütülen Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki barış anlaşmasının bir an önce imzalanmasının, Güney Kafkasya'da kapsamlı bölgesel çözümün önündeki en büyük engeli ortadan kaldıracağına inanıyoruz. Güney Kafkasya'da kalıcı barış ve istikrarın tesisi, sadece bölge ülkeleri için değil, bölgesel ulaşım hatlarının nihayet açılacak olması nedeniyle küresel güvenlik ve bağlantısallık bakımından da büyük önem taşımaktadır. Söz konusu hatların açılması, bölgesel iş birliğini artırarak Orta Asya, Karadeniz ve Hazar Havzaları dahil tüm Türk Dünyası için büyük avantajlar oluşturacak, yeni fırsatları beraberinde getirecektir” dedi.
“Azerbaycan'a güçlü destek vermemiz, kardeşliğimizin olduğu kadar adaletin de bir gereğidir”
Birinci Karabağ Savaşı sonrasında yerlerinden edilen 1 milyon Azerbaycanlı için sesini çıkarmayan devletlerin, bugün haksız ve temelsiz suçlamalarla, Azerbaycan'ı hedef almaları hiçbir şekilde kabul edilemez olduğunu vurgulayan Yılmaz, “Türk Dünyası olarak bu temelsiz suçlamalara karşı Azerbaycan'a güçlü destek vermemiz, kardeşliğimizin olduğu kadar adaletin de bir gereğidir" diye konuştu.
Yılmaz, "Küresel düzlemde yaşanan gelişmeler enerji arz güvenliğinin ve enerji alanında iş birliğinin önemini bir kez daha ortaya koymuştur. Kaynak açısından zengin ve önemli coğrafi konumda yer alan Türk devletlerinin rolü bu düzlemde kritik önem taşımaktadır. Doğu ile Batıyı birbirine bağlayan büyük ölçekli enerji ve ulaşım altyapısı projelerini hep birlikte başarıyla hayata geçiriyoruz. Azerbaycan ile bu alanda hayata geçirdiğimiz projeler örnek niteliğindedir. Başta Türkmen doğal gazı olmak üzere Hazar ötesi kaynakların Türkiye ve Avrupa'ya taşınması, hem bizlerin ulusal refahına hem de Avrupa'nın enerji güvenliğine katkı sağlayacaktır” ifadelerini kullandı.
“Orta Koridoru geliştirme konusunda ülkelerimizce yapılacak çalışmalar, Türk Dünyasının küresel rolünü ortaya koyacaktır”
TDT bünyesinde “enerji” mekanizmasının kurulmasından memnuniyet duyduklarını ifade eden Yılmaz, “Bu kapsamda ortak projeler geliştirilmesini desteklemekteyiz. Başta yenilenebilir enerji, enerji verimliliği ve piyasa regülasyonları olmak üzere üye ülkelerin ihtiyaç duyabileceği konularda deneyim paylaşımına hazırız. Günümüzde Doğu-Batı ekseninde artan ticaret akışıyla birlikte bölgemiz önemli ulaşım koridorlarının kavşağında merkezi bir konuma yerleşti. Bu çerçevede biz de bölgesel bağlantısallığı kolaylaştıracak şekilde altyapı projelerine yatırımlarımızı ve Türk Devletleri Teşkilatı bünyesinde çalışmalarımızı artırdık. TDT üyeleri arasında ulaştırma alanında imzalanan belgelerin hayata geçirilmesine önem atfediyoruz. Orta Koridoru geliştirme konusunda ülkelerimizce yapılacak çalışmalar hem iş birliğimizi güçlendirecek hem de Türk Dünyasının küresel rolünü ortaya koyacaktır” dedi.
"COP31'e adaylığımızı duyurduk"
Türkiye'nin iklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik çabalara sürdürülebilir kalkınma ve yeşil dönüşüm temelinde katkıda bulunduğunu belirten Yılmaz, “Bu kapsamda 2053 yılı için net sıfır emisyon hedefimizi ve Yeşil Kalkınma Vizyonumuzu ilan ettik. Ulusal Katkı Beyanımızda sera gazı emisyon azaltım hedefimizi iki katına çıkardık. 2026 yılında düzenlenecek BM İklim Değişikliği 31. Taraflar Konferansı'na ev sahipliği için adaylığımızı duyurduk. Bu konuda bizi destekleyen ülkelere teşekkür ederiz. Azerbaycan'ın BM İklim Değişikliği 29. Taraflar Konferansı'na (COP29) ev sahipliği yapacak olmasından büyük memnuniyet duyuyoruz. Özellikle iklim finansmanı konusunda önemli kararların alınacağı bu konferans kapsamında ve hazırlık sürecinde birçok başlık altında yakın iş birliğimizi ve desteğimizi sürdüreceğiz. Azerbaycan'ın bu konferansa ev sahipliği, bölgesel iş birliği açısından büyük önem taşıyor. Bu bağlamda Azerbaycan'ın konferansta Türk Devletleri Teşkilatı'nın bir girişimine yer verilmesi veya ortak bir yan etkinlik düzenlenmesi yolundaki önerisini memnuniyetle karşılıyoruz” ifadelerini kullandı.
“KKTC'nin bir sonraki Bişkek Zirvesine de katılmasını arzu ediyoruz”
Kıbrıs meselesinde adil, kalıcı, sürdürülebilir ve gerçekleri esas alan bir çözüme ulaşılmasına yönelik çabalarını sürdürdüklerini belirten Yılmaz, “Bu bağlamda 2022 yılındaki Semerkant Zirvesi'nde KKTC'ye gözlemci statüsü verilmesi kararı, Kıbrıs Türklerine Türk dünyasının dayanışma ruhunu göstermekle kalmamış, aynı zamanda KKTC'nin uluslararası sahada görünürlüğünü ve temaslarını artırmasına imkan sağlamıştır. Bu çerçevede bugün Şuşa'da KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'ı aramızda görüyor olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Cumhurbaşkanı sayın İlham Aliyev'e de göstermiş oldukları hassasiyet için teşekkürlerimizi sunuyoruz. Sayın Tatar'ın bir sonraki Bişkek Zirvesine de katılmasını arzu ediyoruz. Bu konuda sizlerin desteğinizi bekliyoruz” şeklinde konuştu.
“Bu işgal sona ermeden Filistin halkının direnişi de bitmez”
Yılmaz, başta Gazze olmak üzere bölgedeki çatışmaların kalıcı biçimde sonlandırılmasının en büyük önceliklerinden biri olduğunu vurgulayarak, “Özellikle Gazze'de yaşanan, soykırıma varan katliamlar hepimizin yüreğini dağlamaktadır. Üzerimize düşen vazife, el ve güç birliğiyle yanı başımızda süregiden bu insani trajediye bir dur demektir. Sorun, İsrail'in on yıllardır devam eden Filistin topraklarını işgalidir. Bu işgal sona ermeden Filistin halkının direnişi de bitmez. Kalıcı ateşkes bir an önce sağlanmalı, insani yardımlar kesintisiz şekilde mazlum Gazze halkına ulaştırılmalı ve 1967 sınırları temelinde iki devletli çözüm hayata geçirilmelidir. Biz Türkiye olarak bu konuda elimizden gelen her türlü gayreti büyük bir açıklıkla ve samimiyetle gösteriyoruz. Birlikten kuvvet doğar. Gazze'deki mezalime karşı el ele verdiğimizde eninde sonunda bu zulmün sona ermesini sağlayacağımıza yürekten inanıyorum” ifadelerini kullandı.
Türk devletlerinin “Birliğimiz Gücümüzdür” şiarıyla her türlü sınamaya karşı ortak çaba göstermeye devam etmesi gerektiğinin altını çizen Yılmaz, “Ulaştırma, Bağlantısallık ve Müşterek İklim Eylemleriyle Sürdürülebilir Geleceğin İnşası temasıyla düzenlenen Türk Devletleri Teşkilatı Gayriresmi Zirvesi'nin hayırlara vesile olmasını diliyorum. Türk Devletleri Teşkilatı olarak barışı, iş birliğini ve dayanışmayı bölgemizde ilerletmeye devam edeceğiz. Bugün imzalanacak olan Karabağ Deklarasyonu'nun da hayırlara vesile olmasını diliyorum” diye konuştu.
Zirvenin sonunda TDT'nin bütçesinin artırılmasına ilişkin belge imzaladı.