Tarım ve Orman Bakanı Prof. Dr. Vahit Kirişci, "Tüm çevremizi olduğu gibi bereketli tarım topraklarımızı gözümüz gibi korumalıyız. Çiftçilerimizin bu konuda daha hassas olmalarını bekliyorum" dedi.
TAGEM Konferans Salonu'nda gerçekleştirilen Tarım ve Orman İl Müdürleri İstişare Toplantısı'nda konuşan Bakan Kirişci, artan dünya nüfusunu besleyebilmek için 2050 yılına kadar, tarımsal üretimin küresel düzeyde yüzde 60 artması gerektiğini söyledi. Dünyada tarımsal üretimin son 50 yılda yaklaşık 2,5-3 kat büyürken ekilebilir alanların sınırlı kaldığına ve sadece yüzde 12 oranında arttığına işaret eden Kirişci, "Ekilebilir alanların artırılma imkânlarının sınırlı olması nedeniyle büyüyen ve kentleşen nüfusu beslemek için tek çare tarımsal verimliliğin artırılmasıdır. Bu sebeple tarım ürünleri her zaman dünya ticaretinde önemli bir yer tutmaya devam edecektir. Dünyanın en büyük sanayi ülkeleri aynı zamanda dünyanın en büyük tarım ülkeleridir." ifadesini kullandı.
Bakan Kirişci, Türkiye'nin uygun iklim koşulları, doğal özellikleri ve üretim alanları ile dünyada tarımsal üretim açısından önemli bir potansiyele sahip olduğunun altını çizerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye'yi bol, kaliteli, ucuz ve dünya ile rekabet eden ürünler yetiştiren bir tarım ülkesi haline getirmek, hedeflerimizden biridir. Anadolu'nun bereketli toprakları buğdayın anavatanıdır. Tarımın Anadolu'da 8 bin yılı aşkın süredir yapıldığını biliyoruz. Yani Anadolu, tarımın beşiğidir ve öyle kalmalıdır. Küresel pandemi ve iklim değişikliğinin olumsuz etkileri ile birlikte, tüm dünyada tarımsal üretimin, gıdanın ve suyun önemi daha belirgin şekilde ortaya çıkmaktadır. Geçen yüzyılda yeraltı kaynakları için verilen mücadele günümüzde tarım alanlarının ve su kaynaklarının kontrolü için verilmektedir. Sayın Cumhurbaşkanımızın söylediği gibi; 'Bu yüzyılın en önemli zenginlik kaynağı petrol değil tarımdır.' Gıda meselesi milli güvenlik meselesidir. Savaş, pandemi ve iklim değişikliği gibi sorunlar nedeniyle 'gıda güvenliği', 'gıda milliyetçiliği' gibi yeni kavramlar dünya gündemine oturmuştur. Milletimizin gıda güvenliğini garanti altına almak, her ülke gibi Türkiye için de milli güvenlik meselesi haline gelmiştir."
"ÜRETENİN YANINDAYIZ"
2020 yılında başlayan küresel salgının, tüm ülkelerin gıda politikalarını yeniden gözden geçirmelerine neden olduğunu dile getiren Bakan Kirişci, üretime verdikleri önemi vurguladı. Üreten herkesin yanında olduklarını belirten Kirişci, "Çiftçimize her türlü araç-gereç, gübre ve tohum desteği veriyoruz. Alın terlerinin karşılığını alabilmeleri bizim her zaman önceliğimizdir" dedi.
Bakan Kirişci, sürdürülebilirliğin tarımdaki kırmızı çizgileri olduğunu ifade ederek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Toprak, su ve genetik kaynaklarımızın muhafazasında asla ihmal ve ödün vermek söz konusu olamaz.
Tarımsal üretimdeki yeterlilik ve sürdürülebilirliği, başta enerji ve çevre olmak üzere birçok değişkenin etkisi altında şekillendirmek zorundayız. Gıda güvenliğini ve gıdaya erişimi sağlamanın yanı sıra geleceğe matuf tarımsal üretimin sürdürülebilirliği için üretim kaynaklarımızın korunarak, üretim verimliliğinin artırılmasını öncelikle ele almak bizim asli görevimizdir. Bitkisel üretim ve hayvancılık için yapılan desteklerin, üretim verimliliğini ve istihdamı arttıracak şekilde sadeleştirilerek sürdürülmesini önemli buluyoruz."
TARIM SİGORTASI KANUNU
Tarım Sigortası Kanunu'nun 16 yılı önce kendisi TBMM'de Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanı iken çıkarıldığını anımsatan Vahit Kirişci, düzenlemenin birçok hükümetin parti programlarında, hükümet programlarında yer alan, birçok tarım bakanının hayalinde olan ve milyonlarca çiftçiyi heyecanlandıran bir kanun olduğunun altını çizdi. Kirişci, Tarım Sigortaları Kanunuyla, çiftçilerin doğal afetler karşısında sahipsiz ve çaresiz kalmaktan kurtulduğunu belirterek şöyle konuştu:
"Pandemi, küresel ısınma, savaş ve çatışmalar, kuraklık gibi olaylar ne kadar önemli bir iş yaptığımızı bir kez daha göstermiştir. Tarım sigortası, Türk çiftçisi için bir teşvik tedbiridir. İklim değişikliği ile artan risklere karşı üreticilerin doğaya karşı tek başına karşı koyabilmesi mümkün değildir. Özellikle ülkemizde tarımsal üretimin temelini oluşturan küçük aile işletmeleri bu tür olumsuzluklara karşı daha hassas. Don, dolu, aşırı yağış kuraklık gibi risklerin tahribatı üreticilerimizin tek başlarına omuzlamaması ve üreticinin taşıdığı bu riskleri transfer edebilmek için çiftçilerimize devlet destekli tarım sigortaları yaptırmalarını şiddetle öneriyoruz."
"Tarım topraklarımızı korumalıyız"
Dünyadaki toprak, su ve çevrenin artan nüfus ve küresel ısınmayla tehdit altında olduğunu ifade eden Kirişci, "Tüm çevremizi olduğu gibi bereketli tarım topraklarımızı gözümüz gibi korumalıyız. Çiftçilerimizin bu konuda daha hassas olmalarını bekliyorum. Sorunun temeline baktığımızda, büyük oranda insan kaynaklı olduğunu görüyoruz. Dünyayı yakalandığı bu hastalıktan kurtarma konusunda görev de sorunun kaynağı olan yine insanlığa düşmektedir. Hep birlikte el ele verdiğimizde çözemeyeceğimiz sorunumuz yoktur. Bizim topraklarımızı, meralarımızı, orman varlıklarımızı korumak ve geliştirmek zorunluluğumuz var. Göreve geldiğim andan itibaren bunu korumak zorunda olduğumuzu ifade ettim. Sizin arkanızda bunu ifade eden bir Bakanınız var" değerlendirmesinde bulundu. Bakan Kirişci, Tarım ve Orman İl Müdürleri, Milli Parklar, DSİ Bölge Müdürleri ve Orman Bölge Müdürlerinin hafta sonları bir araya gelerek istişare etmelerini istedi. Katılımcılara, aynı Bakanlığın personeli olduklarını anımsatan Kirişci, "Birbirinize eleştirilerinizi söyleyin. Birlik beraberlik içinde olun. Her birinizi hafta sonları telefonla arayacağım. Nerede olduğunuzu soracağım. Üreticimizin yanında olacaksınız, onların yanından ayrılmayacaksınız. Dertlerini, sıkıntılarını dinleyeceksiniz ve çözüm bulacaksınız" dedi.